2020 Değerlendirmesi

Yılın bitmesine birkaç gün kala geriye dönüp şöyle bir bakmak, bitirmek üzere olduğumuz yılı değerlendirmek son yıllarda oldukça keyif alarak yaptığım bir şey. Güzel bir kış çayı ve güzel bir müzik eşliğinde 2020 benim için nasıl bir yılmış, anılarla, fotoğraflarla değerlendireceğiz az sonra. Neler yaşanmış, ne dersler alınmış, hangi planlar gerçekleştirilmiş, neler ertelenmiş bu şekilde görmekten çok keyif alıyorum.

Bu yıl sonu değerlendirmeleri tabii ki bireysel oluyor ama 2020 yılını dünya için de genel olarak şöyle bir değerlendirmek gerek çünkü hakikaten çok tuhaf bir yıldı. Yangınlar, virüs, felaketler derken epeydir benzeri görülmemiş bir sene ile karşı karşıya kaldık. Karantina, maske, kısıtlama gibi daha önce pek de aşina olmadığımız kavramlar girdi hayatımıza. Hem kendi hayatımız, hem de başkalarının hayatı hakkında endişelendik bu sene.

Kendi açımdan bakacak olursam epey durgun bir yıldı. Galiba benim bir yıla hareketli diyebilmem için seyahat etmem gerekiyor, bu sene ufak seyahatlerim oldu tabii ama 2019 yılında altı ülke ve sayısız şehir gezdiğimi, en sevdiğim altı yedi müzisyeni sahnede dinlediğimi düşünürsek 2020 gerçekten de sakin geçmiş diyebiliriz. Mart ayında yapacağım Atina seyahatim iptal oldu, temmuz için Ozora biletim de seneye ertelendi. Yine aynı şekilde 3-4 konser biletim de iptal oldu pandemi yüzünden. Bir de bir yıllık Schengen vizem yeterince kullanmadan bitti.

Hareket açısından pek parlak bir yıl olmasa bile tabii ki minimum şikayet ediyorum çünkü ufak tefek şeyler dışında sağlıklı geçirdim her şeyden önce. Kendimce mini başarılara imza attım, yeni işe başladım falan derken aslında kendime döndüğüm, zaman zaman zorlandığım ama buna rağmen yenilikleri de kucakladığım bir yıl oldu. Bilirsiniz, the best is yet to come derim ben hep. O yüzden moral bozmak yok, her şey devam ediyor.

Şimdi 2020’yi mevsim mevsim değerlendireceğiz bakalım neler olmuş, neler olmamış.

2020 – Kış

Ocak

2010 ve 2020 yılına aynı kişi ile girmiş olmam benim için enteresandı. Biraz sıradışı bir olay çünkü aslında ve bunun sebebi de 2010 ve 2020 dışındaki diğer yıllara birlikte girmemiş olmamız, hatta o süre içinde birbirimizden neredeyse komple habersiz olmamız. Hayat işte.

Ayın on ikisinde çok tatlı bir rakı- meze + parti ile Turgut’un doğum gününü kutladık. Tabii o zamanlar virüs lafı pek yok ortada, herkes mutlu mutlu partiler gezmeler ile normal hayatını sürdürüyordu. Bu kutlama/parti de onlardan biriydi. Çok keyifliydi.

Ocak ayında bol bol spor yaptım, İtalya seyahati için planlar ve araştırmalar vardı gündemimde. Bir kaç aydır yemek yapmıyordum, yavaş yavaş tekrar yemek yapmaya başladım bu ay.

Şubat

Şubat ayında iki haftalık uzun ve detaylı bir İtalya yolculuğuna çıktık kardeşimle. Ben daha önce İtalya’ya gitmiştim ama bu sefer farklı bir rota izledik: önce Bolonya ile başladık, Venedik’e gittik, sonra Floransa, oradan Roma ve Vatikan. Çok keyifli, bol gezmeli yemeli içmeli yoğun bir seyahatti. Rehberleri okumak isterseniz:

Itiraf ve not: Roma ve Vatikan’ı çok uzun süre yazmadım (halbuki Roma rehberim epey detaylı olacak) çünkü döner dönmez seyahat mevzuları covid yüzünden askıya alındı ve ben ne zaman Roma rehberi yazacağım diye bilgisayar başına otursam moralim bozuluyordu, çok yakın zamanda bu rehberleri bitirmeyi ve sizle de paylaşmayı planlıyorum.

İtalya hakkında bir- iki bir şey de ekleyeyim: İtalyan insanlarının Türklere çok benzemesi, yemeklerin şahane olması, özellikle Roma’nın sımsıcak renkli bir şehir olması ile birlikte İtalya çoğumuz için en sevilen ülkelerin başında geliyor. Gezerken bulunduğunuz atmosfer sizi gerçekten evinizde hissettiriyor. En azından benim için.

Biz döndükten hemen sonra covid İtalya’ya yayıldı, sınırlar kapatıldı, karantinalar başladı.

Bu ay yine bolca yemek yaptım, fakat hem seyahat hem de birtakım rahatsızlıklar yüzünden spor yapamadığım bir ay oldu.

2020- İlkbahar

Mart

Bu aydan itibaren bildiğimiz üzere dünya karışmaya başladı. Martın ortasından itibaren çoğu insan evden çalışmaya başladı. Durumun ne olduğunu pek anlayamamıştık ilk zamanlar. Her şey yaza düzelir, en kötü eylülde gezmeye tekrar başlarım diyordum, nereden bilebilirdik ki zaten?

Bu ayın başında çok tatlı bir dövme yaptırdım: sağ alt koluma incecik bir ‘joie de vivre’ yazdırdım. Joy of living, yaşam sevinci anlamına geliyor. Tam benim karakterimi ve bakış açımı yansıtan bir dövme. Yaşadığım her andan, en küçük şeyden bile keyif alma odaklı yaşadığımı anlatırım zaman zaman sohbet ederken insanlara. Çok severek taşıyorum.

Ay sonundaki 4 günlük Atina seyahatim iptal oldu, uçuşlar iptal edildi ve sınırlar kapatıldı mart ayında. Atina’ya daha önce hiç gitmedim ve daha gitmeden seveceğimi çok iyi bildiğim bir şehir aslında. Ilk fırsatta gideceğim.

Spor salonları da kapatıldı, dolayısıyla bu ay da askıda kaldı spor. Evde spor yapmak için motivasyon bulamadım pek, çünkü dünyada olan şeyler zaten çok yeniydi henüz ve onu anlamlandırmaya çalışıyorduk hepimiz.

Nisan

Nisan ayında ilk hafta sonu karantinası uygulandı. Hatta öyle bir uygulamaydı ki, cuma akşamı söylendi ortalık karıştı falan, hatırlarsınız. Sonra bu uygulama haziran başına kadar devam etti.

Bu iş böyle gitmez diyerek evde spor yapmaya başladım. Ağırlık, koşu vs sevdiğim için evde spor yapmayı çok sevmiyorum. Ama spor yapmadığımda gerçekten de zihnimi toparlayamıyorum. Karantina döneminde zihnen sağlıklı kalabilmemi sağlayan şey spor oldu. Spor salonları açılana kadar her gün belirli bir program uyguladım.

Bol bol yemek yaptım tabii, bir de bu ay sulu boya ve çizim yaptım. Eskiden çok yapardım ama her zaman vakit ayıramıyorum.

Mayıs

Mayıs ayını hem doğum günüm olduğu için hem de baharın en güzel ayı olduğu için çok severim. Bu mayıs tabii sakin geçti. Karantinalar devam ediyordu.

Evde spor yapmaya devam ettim, bu ay yemeklerde de biraz şov yaptım, onunla da övünmek istiyorum. Kabak çiçeği dolması ve sushi yaptım ve ikisi de çok güzel oldu. Kabak çiçeği nereden aklına geldi derseniz hemen mini hikayesini anlatıyorum: Karantina hafta sonlarında rutinimiz, salı- çarşamba gibi üç günlük menüye karar verip alışveriş listesi çıkararak başlıyordu. Sonra Turgut o listedeki malzemeleri alıyordu ve ben de planladığım yemekleri hazırlıyordum akşamları. Turgut bir gün bu alışverişi yaparken markette kabak çiçeği bulmuş ve almış, bunu ne yapacağım ben dediğimde de bilmem ne istersen, belki salataya koyarsın gibi bir cevap aldım…… sonra da dolmasını yapmaya karar verdim tabii ki. Kendisinin en sevdiği zeytinyağlı olduğu için çok mutlu oldu. Kendimi kabak çiçeği dolması yapabilen en genç insanlardan biri ilan ediyorum (iddialı).

Bir gün yemek- şarap yaparken her gün neden Fransızca çalışmadığım meselesine geldi konu. Vaktim vardı, aslında bunun dışında yapacak öyle çok da önemli bir şeyim yoktu. Bu konuşmaların sonucunda  ayın en önemli kararlarından biri de Fransızca C1’e hazırlanmak oldu. Bir süredir ihmal ettiğim Fransızcamı tekrar gündeme aldım.

Normalde çok film izleyen bir insan olmamama rağmen (izlemeyle değil okumayla aram daha iyidir hep) mayıs ayı boyunca neredeyse her akşam bir film izledim.

Sofi Tukker biletlerimiz iptal edildi haliyle. Yoksa gidip bol bol dans edecektik yine.

2020- Yaz

Haziran

Bildiğiniz gibi mayıs sonunda zorunlu karantina bitti ve haziran başında mekanlar, spor salonları açılmaya başladı. Tabii çoğumuz biraz gergin yaklaştık bu yeni normal meselesine. Çok kalabalığa karışmadan ara ara mekanlara gitmeye başladım, spor salonuna da geri döndüm. Ev sporu her ne kadar idare ediyor olsa da salonda spor yapmak benim için hem daha verimli hem daha etkili oluyor.

Ayın ortasına doğru Turgutla Bodrum’da mini izole bir tatil yaptık iki üç gün. Şubattan beri ilk kez uçağa binmiş oldum, havaalanına gitmeyi uçağa binmeyi falan özlemişim resmen. Çok iyi geldi.

Yine ay boyunca Fransızca çalışmaya devam ettim, diziler izledim, kitaplar okudum ve podcastler dinledim.

Konserler iptal edilmeseydi bu ay Parov Stelar konseri olacaktı İstanbul’da.

Temmuz

Bu ay da yine sakin geçti (her aya aynı şeyi dedirttin bana 2020). Fransızca ve spora devam ettim, bu sefer antrenörle çalışmaya başladım. Çok keyifli ve çok faydalı oldu, hala devam ediyorum.

Her şey normal olsaydı bu ayın son haftası Ozora’da olacaktık. Ama tabii pandemi yüzünden festivaller yapılmadı, biletlerimiz 2021’e ertelendi.

Bir de ayın sonunda İstanbul’a gittik, İstanbul’da bıraktığım canım arkadaşlarımı görmüş oldum. Özellikle Hilalciğimle bolca görüştük, çok iyi oldu.

Ağustos

Ağustos ayı benim iki senedir hayatımda önemli şeylerin olduğu ay olma konusunda yerini kimseye bırakmıyor. Geçen sene o kadar güzel geçti ki bana resmen yaz mevsimini sevdirdi. Güzel ağustoslar yüzünden yazcı oldum, halbuki eskiden tam bir kışçıydım.

Bildiğiniz üzere yemek yapmak benim en sevdiğim şeylerden biri. Buradaki tariflerim ve gezi yazılarım dışında instagramda mielmutfak aslında asıl yemek olaylarının yaşandığı yer. Mekan ve tarifleri ilk orada paylaşmaya başlamıştım. Sonra neden bilmiyorum bir süre ara verdim, ihmal ettim. Ağustos ayında tekrar ve düzenli bir şekilde içerik üretme kararı aldım. Ve o günden beri düzen devam ediyor, bunun bana çok tatlı getirileri oldu.

Ağustos ayıyla ilgili komik ve alakasız bir şey daha paylaşmak istiyorum ki bu çözümü ne zaman bulduğumu unutmayayım. Saçlarımın doğal hali epey dalgalı ve kabarık, bu yaşıma kadar doğal haliyle kullanmayı bir türlü öğrenememiştim. Sonra ıslakken örmek ve öyle kurumaya bırakmak geldi aklıma ve sonuç inanılmaz, bulduğum günden beri bu şekilde kullanıyorum. Örülüyken kendi kendine kuruyor ve açtığınızda derli toplu güzel dalgalarınız oluyor, pek öyle kabarmıyor da. Benim gibi kabarık saç derdi olanlara kesinlikle öneriyorum.

Ayın sonunda Sapanca’da kendi partimizi yaptık. Partileyebileceğimizden emin olduğumuz bir yer ve birkaç sorunsuz, covid free harika insan ile kaçırdığımız konserlerin festivallerin acısını az da olsa çıkardık. Parti organizasyonu ve müzikler için Turgutcuğuma buradan tekrar sevgilerimi iletiyorum.

Tabii bunlar dışında Fransızca ve spora devam ettim. Onlar standart biliyorsunuz.

2020- Sonbahar

Eylül

Bu ay da diğer aylar gibi bol sporlu bol Fransızcalı geçti, aslında bir işe başlayacaktım fakat son anda sistem değişikliği yaptıkları için iptal oldu. Mielmutfak büyümeye devam etti. Oldukça sakin bir aydı yine.

Eylül- Ekim aylarında geçen sene yarım bıraktığım fizik tedaviye devam ettim. Ciddi bir problem değildi ancak birkaç seans gerektirdi ve iyileşmek neredeyse bir buçuk ayımı aldı. Neyse ki sporu komple engelleyecek bir şey değildi en çok ona seviniyorum.

Ekim

Ekim ayının da aynı sakinlikle geçmesini beklerken birden bire çalışmaya başladım. Birtakım sağlık sorunları ve pandemi sebebiyle iş hayatıma mini bir ara vermiştim, birden bire geri dönmüş oldum, çok da memnun oldum buna.

Bu arada evde olduğumuz zamanda özel dersler vermis olsam da online ders fikrine hiç ısınamamıştım. Yapmak zorunda olduğumuzda ne de güzel yapıyoruz, ne de güzel alışıyoruz her şeye. Başta nasıl olacak nasıl yapacağım diye düşünüp içten içe itiraz ettikten sonra online ders konforu çok hoşuma gitmeye başladı ne yalan söyleyeyim. Benim yaptığım iş bolca iletişim, bolca vücut dili kullanımı gerektiriyor doğası gereği, bunları reddedemem. Fiziksel olarak insanlarla, öğrencilerimle aynı ortamda olmayı çok seviyorum ve o şekilde hem iletişim hem de dersler çok daha güzel geçiyor; bu da doğru. Ama şu an elimizde olan şey bu ve önümde maskeli insanlar görmek yerine bilgisayarımın başında ders vermeyi kesinlikle tercih ederim. Ayrıca her gün iş başlamadan en az bir saat önce evden çıkmak ve kalabalığa karışmak da insanı gereğinden fazla yoruyor. Aslında hayatımızdaki her şey gibi online derslerin de kıymetini bilmek gerekiyor.

Dersler dışındaki zamanımı tabii ki yine spor ve yemek işlerime ayırdım tahmin edebileceğiniz üzere. Bir de kasım ayındaki Fransızca C1 sınavım için ara ara telaş yaptım sınav yaklaşırken.

Kasım

Kasım ayında da iş tempom aynı şekilde devam etti. Havaların soğuması ile birlikte pek fazla dışarı çıkmama kararı almıştım ki zaten tüm mekanlar kapandı ve hafta sonu karantinaları başladı. Yemek ve spor maceralarım aynı şekilde devam etti tabii.

Ayın ikinci haftası Fransızca C1 sınavıma girdim ve sınavı geçerek bunu da atlatmış oldum. Aslında diplomam zaten Fransızca olduğu için, Fransa’dan alınmış bir B2 belgem olduğu için ve bazı anlamsız diğer sebeplerle C1 sınavını mezun olduktan 6 yıl sonrasına bırakmış oldum ama sanırım bu yılın kendimce en büyük başarısı buydu. Gözler C2’ye dikildi hemen tabii. Sınav o kadar uzundu ki bir muz yiyerek beynim nasıl o kadar çalıştı, şimdi düşününce saçma geliyor.

Yine kasım ayında mini bir Kapadokya gezisi yaptım. Sakinlik ve mekan değişikliği ve Kapadokya şarapları  iyi geldi.

Ve son- Aralık ayı

2020 yılı tüm dünya için zorlu olsa da ben hiç BİT ARTIK 2020 modunda olmadım. Çünkü zaten her şey gelip geçiyor ve geleceğin nasıl olacağını bilmiyoruz. Daha nötr yaklaşmayı, anın tadını çıkarmayı tercih ediyorum çünkü zaman aslında göreceli bir şey, yıl bitince bir şeyler iyileşmiyor veya kötüleşmiyor. All we have is now diyelim, geçelim. Hatta şunu da ekleyelim:

‘’Yesterday is history, tomorrow is a mystery, but today is a gift. That is why it is called present.’’

Aralık ayında çok değişen bir şey olmadı, ama tabii bazı güzel şeyler oldu. Mesela Mielmutfak’ta on bin kişi olduk. Yeni yıl kararlarımdan bir kısmını aralık ayından uygulamaya başladım. Aradığım yoga türünün yin yoga olduğuna karar verdim ve neredeyse her gece yatmadan önce yapıyorum. Zaten çok yüksek tempoda spor yaptığım için sonunda beni rahatlatacak bir şey bulmak çok keyifli oldu.

2020 dersleri, keşifleri, yeniden hatırlananları

  • Sağlık dünyadaki en önemli şey.
  • Biz plan yaparken beklenmedik şeyler olmaya devam ediyor ve biz bunları engelleyemeyiz.
  • Çoğu şeyi akışa bırakmalıyız çünkü olacak olan bir şekilde oluyor.
  • Insan bir şekilde her şeye alışıyor.
  • Dünya olarak fazla hızlı bir hayatımız var ve gereksiz şeylere gereksiz zaman harcıyoruz. Dünya düzeninde bir sıkıntı var aslında, her ne kadar bunu fazla irdelemek mutsuz olmamıza neden olsa da bu böyle.
  • Çoğu şeyi abartı yaşıyoruz. Abartılı miktarda tüketiyoruz elimize geçen çoğu şeyi. Her alanda, her anlamda sadeleşmek gerek.
  • Düzenli çalışma ve disiplin ile her şey yapılabilir.
  • Ev dışında gereğinden fazla zaman geçiriyormuşuz. Halbuki ev ne güzel. Her gün hazırlanıp dışarı çıkmak zorunda olmak gereksiz bir çılgınlıkmış.
  • Home office şahane bir şey.
  • En güzel yemekler evde yapılıyor.
  • Son derece dışadönük bir insan da olsam evde zaman geçirmeye bayılıyorum.
  • Dans etmeyi ve müziği çok çok seviyorum.
  • Seyahat etmek beynime reset atmak gibi bir şey. Daha sağlıklı düşünebiliyorum seyahat ettikçe. Bundan sonra her fırsatta seyahat edeceğim yine.
  • Fotoğraf çekmek günlük tutmak gibi. Aklıma geldiği her anı fotoğraflamaya devam.
  • Sık sık seyahat etmek dışında işimi evden yapmak (en azından büyük bir kısmını) epey hoşuma giden bir şey. Belki bir gün böyle bir yaşam tarzım olur, kim bilir.
  • Benimle aynı ilgi alanı olan, benzer frekansta olan insanlarla tanışmayı, sohbet etmeyi çok seviyorum. Pandemi biraz da bu yüzden yordu beni, neredeyse sene boyunca sosyal aktivitelerden mahrum kaldık.
  • Bildiklerimi insanlarla paylaşmayı, ilham almayı ve ilham vermeyi çok seviyorum.
  • Özetle hayatı çok seviyorum anlaşılacağı üzere.
Cheers!

2020…

  • En çok şarap içtiğim yıl olabilir. Yemek- şarap keyfi normalin üç katı falan yapıldı.
  • Evde en çok zaman geçirdiğim ve bundan epey memnun olduğum bir yıldı.
  • Fransızca C1 aldığım başarılı sayılabilecek bir yıldı.
  • En çok spor yaptığım yıllardan biriydi.
  • Kendimle en çok konuştuğum, kendimi anlamaya en çok çalıştığım yıllardan biri oldu 2019 ile birlikte.
  • Hayatımda ilk kez seyahat planı iptal ettiğim yıldı.
  • Çok çok sevdiğim bir yıldı. Kendimi, sevdiklerimi, sahip olduğum her şeyi.
  • En çok müzik dinlediğim yıllardan biriydi.
  • Bloğumun ikinci ve en çok okunan yılıydı. Bunun her yıl böyle olmasını istiyorum.
  • Yin Yogaya başladığım yıl oldu.
  • Saçlarıma şekil verebildiğim bir yıldı.
  • En çok film izlediğim yıllardan biriydi.
  • Neyi sevdiğimi neyi sevmediğimi daha iyi gördüğüm bir yıldı.
  • Tek başıma zaman geçirmeyi ne kadar sevdiğimi daha da iyi anladığım bir yıldı.
  • Kriz zamanlarını sadece üretkenlik ve disiplin ile aşabileceğimi anladığım bir yıldı.
  • Akıl sağlığımı korumak için mutlaka spor yapmam gerektiğini kendime bir kez daha kanıtladığım bir yıldı.
  • Hayatımda neredeyse ilk kez home office çalıştığım ve bunu çok sevdiğim bir yıldı.

2021 bize neler getirecek, neleri geride bırakacağız, neleri öğreneceğiz; her senenin başında olduğum gibi yine heyecan doluyum. Yenilikleri severim. 2021 değerlendirmesinde görüşmek üzere.

Bir Cevap Yazın