Satori İstanbul Konseri- 18.09.21

Neredeyse seyahatsiz ve tamamen konsersiz bir 2020 yılı geçirdim. 2021 birazcık daha iyiydi tabii ki, ama yine de her şey normale dönmemiş olduğu için yine bir tuhaflık vardı. Evde olmanın benim için sorun olmadığını ama seyahatsiz ve partisiz kalmanın üzücü olduğunu birçok kez belirtmiştim. En son Aralık 2019’da Ghost Rider ve Vini Vici dinleyerek kapatmışız meğer sezonu, haberimiz yokmuş.

Satori, tarzını çok sevdiğim ve keyifle dinlediğim biri. İstanbul konseri haberini alınca ne kadar sevindiğimi tahmin edersiniz. Satori’nin gelecek olmasına ayrı sevindim, 2019dan beri ilk kez konsere gidecek olmama ayrı sevindim. Nasıl hevesli olduğumu anlatamam bile. Gördüğüm an bilet aldım tabii ki.

Konsere giriş için iki doz aşı veya negatif pcr isteniyordu, 6 Eylül’den beri hala geçerli olan bir kural bu zaten. Açık alanda olduğu için de o kadar endişelenmedik açıkçası. Ama yine de çok sağlıklı bir ortamdı diyemem sonuçta parti ve kalabalık.

Lifepark İstanbul- Ulaşım

Konser Lifepark’taydı, daha önce Infected Mushroom konserine gitmiştim burada. Alan geniş ve bu tarz konser/festival organizasyonları için uygun fakat ulaşım konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Öyle bir yere arabalı zaten gidilmez, sonuçta parti derken alkol tüketeceksiniz, taksi kullanmayacaksanız en kolay yolu metro ile gitmek. Hacıosman durağında indikten sonra herhangi bir tabela veya yazı ile belirtilmemiş olan Lifepark servislerini bulmanız gerekiyor….. evet gerçekten biz ona buna sorarak bulduk, etkinlik olduğu için etrafta tuhaf bir şekilde servisler var ama bindiğimizde cidden Lifepark’a mı gideceğiz acaba diye sorgulatmıyor değil. İNŞ PARTİYE GİDİYORUZDUR CİDDEN demekten başka bir çaremiz yoktu o sırada. 10-15 tl bir ücret alıyorlar, keşke üzerine bir şey yazsalar da Lifepark’a gittiğimizden emin olsak. Etrafınızdaki insanlar da partiye gidiyor gibi görünüyorsa belki oradan anlayabilirsiniz. Ya da hep birlikte bambaşka bir yere gidiyorsunuzdur kim bilir……

Konser bitince de dolmuş servis gibi araçlar etrafta dolanıyor (Zincirlikuyu metro veya Hacıosman metro seçenekleri ile) haliyle sıra oluyor, bu Lifepark ulaşım olayını pek sevmiyorum ben.

Alandayız- saha içi mi backstage mi?

Servisin içinde alana doğru ilerlerken zaten hava son derece kapalıydı, sonra birden korkunç bir yağmur başladı. Kendi kendime durur ya geçer falan diyorum ama bir yandan da ağlamak üzereyim çünkü ilk kez konsere gelmişim bir seneden uzun süredir. Kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum ama öyle bir yağmur yağıyor ki yani kim kimi nasıl sakinleştirsin…. İndik servisten, güvenliğe gidene kadar sırılsıklam olduk. Öyle böyle bir yağmurdan bahsetmiyorum bu arada, hani bir saniye içinde her yeriniz ıslanıyor. Kapalı alan yok, çadır yok, organizatörler de bu ihtimali pek hesaba katmamış olsalar gerek, o poşet gibi şeylerden yeterli sayıda yoktu. Ha bu arada organizasyonda eksiklikler vardı gerçekten. Her ihtimali düşünüp yeterli sayıda bu poşetimsi şeyleri orada bulundurmaları gerekiyordu, sonuçta kaç bilet satıldığı belli. Ayrıca saha içi de epey dandik yapılmış sanki etrafta bir konser varmış da biz de gizlice partiliyormuşuz gibi bir ortam vardı. Şöyle bir baktık olmayacak, backstage’e girmeye karar verdik kısa bir süre içinde. Bu arada backstage’in de tepesi açık yani yağmur konusunda hiçbir avantajı yok, şansımıza kısa bir süre sonra yağmur durmaya karar verdi. Yine de kendi kendime verdiğim sözlerden biridir, bir konsere gideceksen mümkün olan en iyi yerden bilet almazsam çok da tadını çıkaramıyorum.

Satori’nin performansı

Satoriciğim öyle bir- bir buçuk saat değil, tam beş buçuk saat çaldı. Ve gerçekten setleri çok çok keyifli oluyor, beş buçuk saat boyunca hiç düşmedi, hiç sıkılmadık. Ben ara ara kendimden geçip ÇAL SATORİM falan gibi cümleler kurdum çünkü keyfim çok yerinde ÇALSIN TABİİ. Yağmurdu çamurdu yok saha içiydi backstagedi derken biz biraz keyifsizdik önce, yarım saat içinde ısındık ve gecenin sonuna kadar zıpladık dans ettik Melisa’yla. Bir yıl aradan sonra gerçekten hakkını verdiğimiz bir konser oldu. Ve ben gerçekten de seyahat ve konserin hayatımda ne kadar büyük bir yer kapladığını tekrar görmüş oldum, keyfim inanılmaz yerindeydi. Yağmur durmasaydı ne olurdu bilemiyorum bi köşede ağlayabilirdim…. Neyse ki harika geçti.

Kısa kısa

  • Covid döneminde gittiğim ilk parti/konserdi. Çok heyecanlıydı gerçekten.
  • İstanbul’u da Melisa’yı da çok özlemiştim, çok keyifli bir mini seyahat oldu benim için.
  • Organizasyonda eksikler olsa da bir şekilde işler yolunda gitti ve biz aşırı eğlendik.
  • Üç gün boyunca gittiğimiz mekanlar: Çıkmaz Meyhane, Bakkal Kokteyl Bar, Batard, Flekk, Gün Bakery. Batard, Flekk ve Gün Bakery favorilerim ama hepsi kesinlikle tavsiye edilir.
  • Konser öncesi günü de bizim için epey hareketli geçti, önce evde peynir-şarap yaptık sonra rakı içmeye gittik sonra kokteyl içtik derken mekan mekan gezmişiz, ertesi gün benim alkollü hiçbir şey içesim gelmedi bile.
  • Parti makyajımızı Batard’da yaptık hem de masada oturuken, tuvalette bile değil. Çünkü neden olmasın.
  • Konser gecesini kebap yiyerek bitirdik çünkü gece yemek yenecekse kebap yenir.
  • Beş saat aralıksız zıpladım, Satori’nin konser performansı çok iyi denk gelirseniz kaçırmayın. Türkiye’ye sık geliyor.

Son olarak dinlemek isterseniz Satori’nin en sevdiğim parçalarını eklediğim playlist, buyrunuz.

Bol konserli, bol partili ve zıplamalı günlere.

Bir Cevap Yazın