Neon Intro ve Birtakım İstanbul Maceraları

Yaşadığımız bu tuhaf süreç öncesi en son psy-trance partisine gittiğimde sene 2019, aylardan Aralık’tı. Saat sabah 5e kadar çılgınca dans etmiştik, hem de en sevdiğimiz isimleri üst üste dinlemiştik (tabii ki onun yazısı da var buyrunuz). Bu süreçte birkaç konsere gitme şansım oldu ama İstanbul’da psy-trance etkinliği yapılmayalı iki yılı geçmiş.

28 Mayıs’ta Life Park’ta Neon Festival öncesi etkinliği ikiye bölmüşler ve Neon Intro diye bir etkinlik daha yapmaya karar verilmiş. Ben bu fikri sevdim çünkü en yakın tarihli parti mayısta olacakken birden Mart ayında da etkinliğe gitmiş olduk. 28 Mayıs eventi ile ilgili detaylı bilgiye de şuradan ulaşabilirsiniz.

İstanbul’a gitmek için karlı bir mart sabahı saat 6da arabayla yola çıktık. Hava o kadar karlı ve soğuktu ki en azından İstanbul’da daha güzel olur düşüncesiyle keyiflenmiştim fakat şu an kar fırtınası ile Cihangir’de kapalı kalmış durumdayım o da ayrı bir konu. Arabayla yolu izleyerek ve müzik dinleyerek son derece keyifli bir yolculuk geçirdik. 11 gibi Kadıköy’deydik, ben de sonra vaktim olmayabilir düşüncesiyle kendimi hemen dışarı attım Moda, Kadıköy turu yaptım. Hatta üzerine bir de vapurla Beşiktaş’a geçtim- her ne kadar İstanbul’da yaşamış da olsam güzel günlerde vapur en sevdiğim turistik aktivite- ruhum turist.

konserlerden önce maksimum enerji ve besin değeri sağlayan klasik kahvaltımdır: porridge, haşlanmış yumurta.

İlk gün Moda- Kadıköy ve Beşiktaş’ta dolanarak, Melisacığım ve Hilalciğimle buluşarak, akşam da çılgın bir rakı partisi yaparak geçti. Parti gecesi nerede kalacağımızı planlamayı son dakikaya bırakıp en son kendimizi süper bir yerde bulduk o da ayrı konu.

Günlük yazısından biraz uzaklaşıp konserden bahsedecek olursak, konser Uniq Box’taydı, Freedom Fighters ve Under Cover asıl isimlerdi. Ben özellikle Freedom Fighters için gittim. Bunlar kimmiş neymiş nasıl müzikler yapıyorlar diye merak ederseniz buyrun size parti için hazırladığım playlist.

Konser organizasyonunu beğendim, sahne, ışıklar, alanın çok çok büyük olmaması gibi artılar vardı. Keyifli ve kararında bir organizasyon olmuş diyebilirim. Ufak bir hayal kırıklığı olarak Freedom Fighters tam beklediğim gibi çalmadı, neyse ki ortalarda bi yerde Subconscious’ı çaldı, en son ben umudu kesmişken de en sevdiğim parçası olan Drumville’i çaldı- o sırada tam çıkacaktık ki parçanın başladığını duyunca koşaraaaak dans etmeye gittim. Sonrasında zaten konser bitti, çıktık ve party never ends diyerek kendi partimiz ile devam etmeye Ataşehir’e gittik. Müzik benim modumu çok etkiliyor, parçaları beğenmezsem sakinleşiyorum, beğendiğim zaman da durdurulamıyorum.

After partymizden sonra kısmen dinlenip önümdeki hafta boyunca yapacağım işler doğrultusunda Cihangir’e geçiş yaptım. Üç gün üst üste üç farklı yerde kalıp yorulduktan sonra en azından bir süre Cihangir’de olacağım için keyifliydim ki son otuz beş yılın en kuvvetli kar yağışı gelecek söylentileri dolanmaya başladı- henüz o kadar korkunç bir şey olmasa da evet hava pek de dışarı çıkılabilecek gibi değil, neyse ki yapacaklarımın bir kısmını evden de yapabiliyorum ki planlar istediğim doğrultuda ilerliyor. Aslında Pazartesi günü Ankara’ya dönmem gerekiyor fakat hava durumu sebebiyle bir süre daha buralardayım gibi, göreceğiz.

28 Mayıs’taki Neon Festival’i de sabırsızlıkla bekliyorum şimdiden, Juno Reactor ve Ace Ventura dinleyelim dans edelim ve kendimize gelelim.

Ve her zaman dediğim gibi, party never ends.

Bir Cevap Yazın