Şubat ayında yaptığım İtalya seyahatinin üçüncü şehri Floransa’ydı. Floransa, Toskana bölgesinin başkenti ve bildiğiniz üzere İtalyan Rönesansı’nın doğduğu şehir. Rönesans, on beş ve on altıncı yüzyıllarda sürmüş bir dönem ve Fransızca olan bu kelimenin anlamı ‘yeniden doğuş’. Bu dönemde üretilen eserlerin en önemlilerinden bazılarını Floransa’da görmek mümkün. Floransa zaten öyle bir şehir ki, her yeri sanat, her sokağı güzellik dolu.

Aslında bu yazının çok daha önce yazılmış olması gerekirdi döneli epey oldu ama gündemdeki karmaşa yüzünden araya farklı yazılar girdi, o yüzden bu yazı uzun bir süre boyunca taslak olarak kaldı. Şu sıralar değil ülke, şehir değiştirmek bile mümkün değilken başladım bu yazıya, madem gezemiyoruz, okuyalım düşüncesiyle.
İçindekiler
Bolonya’dan Floransa’ya
Floransa’dan bir önceki durağım Bolonya’ydı. Bolonya’dan Floransa’ya trenle gittim, yaklaşık kırk dakika sürüyor. Tek yön bir kişi için 15 Euro verdim bilete. Bilet fiyatları birçok değişkene bağlı; önceden almanız, tarih, dönem, tren şirketi vs vs.
İstasyonda küçük bir macera yaşadık, onu da anlatayım. Beyza’yla erkenden gittik tren istasyonuna, kahvemizi içtik. Platformumuzu bulduk, treni bekliyoruz. Platform o kadar alakasız bir yerdeydi ki metroya inermiş gibi kat kat kat aşağıya indik. Trene beş dakika var, ortada trenimiz yok, başka trenler sürekli kalkıyor. İtalyanca anons yapılıyor, tabii ki anlamıyoruz çünkü İtalyancamız yok, ama olsa bile o gürültü içinde zaten duyulmuyor. Tabelalarda bizim trenle ilgili hiçbir şey yok, saat de geçti bizde bir telaş. Sakin olmaya çalışıyoruz, o kadar aşağıda olduğumuz için internet de yok neyse bir bilet makinesi bulduk aldık yeni biletleri (bu arada tam iki katı ödedik, tek yön bir kişi 30 Euro). Yeni trene de on beş dakika var bulduk platformu yine. On beş dakika öncesinin deja-vusu gibi, bizim trenle ilgili ortada bir şey yok, diğer trenler kalkıp duruyor, üç dakika kalmış. Sonra birden bire BİR MELEK çıktı karşımıza, bize nereye gidiyorsunuz dedi, dedik MELEK TEYZECİĞİM FLORANSA’YA GİDİYORUZ, platform değişmiş yine ve biz tabii ki anlamıyoruz ne oldu ne bitti. Buradan o teyzeye sevgilerimizi, iyi karmalarımızı, iyi dileklerimizi ne varsa gönderiyoruz NOI TI AMIAMO COSI TANTO melek teyze, bizi hem stresten, hem boş yere tekrar 60 Euro masraftan, hem de Floransa’ya geç gitmekten kurtardın.
Bu güzel anıyı da sizinle paylaştıktan sonra işinize yarayacak bilgileri vermeye devam edeyim. Floransa’nın ana tren istasyonu Santa Maria Novella, bilet alırken ve inerken dikkat edin ki yanlış istasyona gitmeyin.
Floransa’da Ulaşım
Floransa içinde ulaşım otobüs ve tramvay ile sağlanıyor fakat bunların hiçbirine ihtiyacınız olacağını sanmıyorum. Şehrin turistik yerlerini gezeceğinizi varsayarsak, zaten her yer birbirine yakın. Turistik en uzak noktaya ulaşmanız yürüyerek yarım saatten fazla sürmeyecektir. Bir de gerçekten, lütfen yürüyün çünkü şehir keşfetmenin en iyi yolu yürümektir, bunu ısrarla her gezi rehberimde yazıyorum, yazacağım da. Özellikle Floransa gibi her köşesinden sanat ve tarih fışkıran şehirlerde yürümemek demek o şehri gezmemek demek. Bu kadar dil dökmeme rağmen ısrar ediyorsanız biletlerinizi her yerde olduğu gibi büfelerden alabilirsiniz. Tram ve otobüslerden de alınıyor ama bir miktar daha pahalı.

Floransa’da Konaklama
Floransa bahsettiğim gibi küçük bir şehir, kalacağınız yerin çok uzakta olması mümkün değil (tabii mümkün de neden uzaklaşasınız zaten). Konaklama fiyatları açısından Bolonya’dan da Venedik’ten de Roma’dan da ucuzdu. Biz öyle bir yerde kaldık ki otelden çıktığımız an Santa Maria Del Fiore’yi görüyorduk, öyle merkez. Daha fazla reklama dönüştürmeden direkt adını vereyim: Firenze Apartments. Yine klasik hiçbir olanağı olmayan ama şehrin TAM ORTASINDA olan otellerden, iki kişilik oda ve özel banyoya iki kişi gecelik 50 Euro verdik. Şehrin bu kadar ortasında olan yerler genelde bu fiyatın iki katı oluyor, 2019 eylülde Paris’te tek kişilik odaya 100 Euro verdiğimi biliyorum. O yüzden Floransa’da konaklama pahalı değil diyebilirim. Tabii böyle şeyler mevsime göre çok değişiyor, ben 2020 şubat için konuşuyorum. Biz bu sefer Airbnb’den kiralamak yerine bu kadar merkezi bir yerde otel bulunca booking.com’dan yaptık hemen rezervasyonumuzu.

Floransa’da Ne Kadar Kalmalı?
Bu konu açılınca ‘sonsuza dek…..’ gibi tavsiyeler verebiliyorum ama yine de bence burada en az üç dört gün kalmak gerek. Biz iki tam gün geçirdik, oraya koş buraya koş mutlaka görmek istediğiniz şeyler için yetiyor ama yok, bir şehri, hele ki Floransa gibi sanat dolu bir şehri keşfetmek için iki gün yetmiyor. Siz kalın kalabildiğiniz kadar. Ama yine de iyi bir planla iki günde de güzel gezilebiliyormuş, gezdik, onayladık.

Floransa Bütçesi
Floransa çok pahalı bir şehir değil, ortalama fiyatlara sahip. Özellikle uygun fiyata yemek istiyorsanız gayet güzel seçenekler sunuyor size.
90 dakika geçerli ulaşım kartı: 1,5 Euro (bu masrafı çıkarın, yürüyün BASKIYSA BASKI)
Espresso: 1-2 Euro, cafede oturacaksanız nerede olduğunuza bağlı olarak 5 Euroya kadar çıkabilir. Siz en iyisi İtalyanlar gibi ayakta bi shot atın gününüze devam edin.
Bir kadeh şarap: 3- 5 Euro civarı
Kitsch Deux aperitivosu: paha biçilemez olsa da 12 Euro ve 12 Euro’ya beş yüz çeşit şey var (burası neresi, aperitivo nedir gibi detaylar yeme içme rehberinde)
Aperol Spritz: 5 Euro civarı
Galleria Degli Uffizi, Boboli Bahçeleri ve Palazzo Pitti giriş bileti: 18 Euro (internetten alın mutlaka, detaylar biraz aşağıda)
All Antico Viaio sandviçleri: yine paha biçilemez ama 5 Euro, burada şaraplar da 2 Euro. OF NASIL İYİYDİ, sakin olmaya çalışıyorum
Magnet: 4-5 Euro. Burası benim gördüğüm en pahalı magnetleri satan şehir olabilir, bir de Prag’da ortalama 5 Euro falandı. Roma’da mesela 1-2 Euro hep.

Floransa- Gezilecek Yerler
Floransa hakkında artık genel olarak bir şeyler biliyoruz, e hadi o zaman biraz gezelim.
Duomo – Santa Maria Del Fiore

Burası Avrupa’nın en güzel kilisesi (kaynak: Elvan Başer’in seçimi ile Avrupa’nın en iyi kiliseleri listesi). Ama gerçekten, o kadar güzel ki durup durup hayranlıkla seyrediyor insan. Otelimiz Duomo’nun dibindeydi ve ben her çıktığımda şöyle bir beş dakika hayranlıkla izleyip öyle devam ediyordum nereye gideceksem. 153 metre uzunluğundaki bu devasa katedralin yapımı 140 sene sürmüş. İçeride Vasari’nin The Last Judgement’ına bakmayı ihmal etmeyin. Bu arada sabah açıldığı ilk saatlerde oldukça boştu, biz elimizi kolumuzu sallaya sallaya girdik ama öğleden sonra öyle bir sıra oluyor ki sormayın. Yaz mevsimini düşünemiyorum bile.

Baptistery of Saint John
Aynı meydanda hemen karşısında göreceğiniz Baptistery of Saint John, 1128 yılına kadar şehrin katedraliymiş ve Dante dahil birçok meşhur Floransalı burada vaftiz edilmiş. Duomo’nun görkemine kapılıp burayı ihmal etmeyin.
Giotto’s Bell Tower

Duomo’nun hemen sağındaki bu kuleye çıkabiliyorsunuz, 414 merdiveni varmış. Biz nedenini bilmediğimiz bir sebepten dolayı çıkmadık, sanırım unuttuk veya erteledik; Floransa’yı tepeden göremedim siz ben tekrar gidene kadar benim için de çıkın ve manzaraya bakın.
Galleria Degli Uffizi

DÜNYADAKİ EN ÖNEMLİ MÜZELER, GÖRMENİZ GEREKEN ŞAHESERLER gibi listelerin baş tacı olan Uffizi, bunu sonuna kadar hakediyor. İtalyan Rönesansı’nın en meşhur eserleri burada toplanmış sizi bekliyor adeta. Uffizi, Boticelli’nin Venüs’ü (Venüs’ün Doğuşu), İlkbahar’ı; Caravaggio’nun Medusa’sı; Da Vinci’nin, Titian’ın, Raphael’in ve daha buraya sıralayarak gezi rehberini uzatmayacağım birçok muhteşem sanatçının birçok muhteşem eseri ile dolup taşan bir müze. Böyle bir müze olması nedeniyle de inanılmaz ilgi gördüğünü ve aşırı kalabalık olduğunu tahmin edersiniz. Özellikle yoğun dönemler için internetten bilet almak kendinize yapacağınız büyük bir iyilik olacak. Internet biletleri kapıdan alacağınız biletlerden 4 Euro daha pahalı, ama aşacağınız sıralar 4 Euro’dan daha fazla ediyor emin olun.
Bu arada burayla ilgili iki kişiye selamlar göndermek istiyorum. Birincisi; bize önceden bilet aldığımız için gireceğimiz kapıyı gösteren İngilizce bilmeyen İtalyan amcacığım, seni ciddiye almadığımız için özür dileriz, orası gerçekten de giriş kapısına benzemiyordu, senin dediğini de hiç anlamadığımız için böyle bir şey olmamış gibi davranmak zorunda kaldık bizi affet. Ikincisi de İtalyanca bilmediğimizi söylediğimizde bir süre ısrar edip inanmayıp bize Spanish? Russian? dedikten sonra E WHAT ARE YOU diyen müze görevlisi beyefendi, gerçekten İtalyan değildik, ama senin de anladığın üzere Akdeniz insanları birbirine benziyor.

Biletlerinizi buradan alabilirsiniz, bu arada biletlerin resmi sitelerini bulmak biraz uğraştırabiliyor çünkü nasıl ararsanız arayın birçok site çıkıyor. Resmi site buymuş, buradan aldık. Fiyatı 18 Euro; bilet fiyatına Boboli Bahçeleri ve Palazzo Pitti de dahil. Bilet alırken müzeye giriş yapacağınız saati de seçmeniz gerekiyor, giriş saatinden on beş dakika önce orada bulunmanızı öneriyorlar.
Palazzo Pitti ve Boboli Bahçeleri


Floransalı banker Luca Pitti’nin 1458 yılında yaptırdığı bu sarayı sonrasında Medici ailesinin bir takım üyeleri satın almış. Bir süre burada yaşamamışlar fakat sonra hem yaşamaya başlamışlar hem de saray, sanat eseri koleksiyonlarına ev sahipliği yapmış.

Palazzo Pitti, Boboli Bahçeleri ve Uffizi için kombine bilet aldığınız zaman ilk önce Uffizi’ye girmeniz gerekiyor, saat ve gün rezervasyonunuzu Uffizi’yi gezeceğiniz zaman dilimine göre yaptıktan sonra, üç gün içinde hem Palazzo Pitti’ye hem de Boboli Bahçeleri’ne istediğiniz zaman gidebilirsiniz. Yukarıda da bahsettiğim gibi, şu linkten biletlerinizi alıp çılgın turist sıralarına girmeden Uffizi’yle gezinize başlayabilirsiniz.
Ponte Vecchio

Arno Nehri’nin iki yakasını birbirine bağlayan bu köprünün ilk olarak 996 yılında inşa edildiği ve 1117 yılında bir sel baskını yüzünden yıkıldığı söyleniyor. Daha sonra 1218 yılında taştan tekrar yapılmış. Günümüzde köprü boyunca çeşitli dükkanlar görebilirsiniz, özellikle birçok kuyumcu var. Uffizi köprünün bir tarafında, Boboli Bahçeleri ve Palazzo Pitti ise diğer tarafında.
Piazza della Signora

Duomo’dan Uffizi’ye doğru yürürken mutlaka geçeceğiniz bir meydan: Piazza della Signora. Burası şehrin politik merkezi olarak kabul ediliyormuş. Şehirdeki müzelerde sergilenen ünlü heykellerin bazılarının replikalarını meydanda görebilmeniz mümkün. Palazzo Vecchio, Loggia Dei Lanzi bu meydanda yer alıyor. Tabii Uffizi de hemen karşınızda.
Galleria dell’Academia
Galleria dell’Academia, 1784 yılında Pietro Leopoldo tarafından kurulmuş. Önce sadece Academia delle Arti öğrencileri için kullanılıyormuş ve sadece 14-16. Yüzyıllarda yapılan eserler sergileniyormuş. Sonra farklı yollar izlenmiş ve farklı eserler sergilenmeye başlamış, müzenin en bilinen eseri olan Michelangelo’nun David’i 1873 yılında buraya getirilmiş. David, Floransa’daki en bilinen ve en çok ziyaret edilen eserlerden biri, 5.17 metre boyunda dev bir başyapıt.

Buranın biletlerini de internetten satın aldık, şu adresten bakabilirsiniz. Floransa’daki çoğu turistik yer için anladığım kadarıyla buradan bilet alınıyor. İndirimsiz bilet 16 Euro.
Bizim iki gün içinde gidemediğimiz diğer yerleri ise hem sizin için, hem de bir daha gittiğimde kendime not olsun diye listeliyorum: Medici Chapel, Basilica di Santa Maria Novella, Piazzale Michelangelo, National Museum of Bargello.

Floransa yeme içme rehberinde de buluşalım, gördüğüm en iyi aperitivo barı öğrenmek isteyebilirsiniz.