Floransa Yeme İçme Rehberi

Bolonya ve Venedik’ten sonra Floransa, İtalya gezimizde üçüncü durağımızdı. İki gün kalıp üçüncü gün Roma’ya geçtik. İki gün kaldığımız için burada restoran tarzı yerler yerine daha çok kaliteli fast food ve aperitivo gibi seçeneklere yöneldik. Aslında restoran da araştırmıştım ama pek fırsat olmadı diyebilirim. İkinci günümüzün akşamında güzel bir restoranda mı yemek yesek yoksa yine aperitivo mu yapsak diye düşünürken, aperitivo isteğimiz baskın çıktı ve restoran işini Roma’ya bıraktık. Yine de tabii ki araştırdığım restoranların listesini sizlerle paylaşacağım.

Floransalı arkadaşım David ile Al Sabatino’da kahve içiyoruz

Toskana, İtalya’nın yirmi bölgesinden biri ve başkenti Floransa. Şarap seviyorsanız Toskana şaraplarını duymuş olmanız muhtemel, ben bir şarap gurmesi olmadığım için bu konuda bilmişlik yapmak istemiyorum; ama kırmızı şarabı çok seven biri olarak burada ne içsem güzel geldi, atmosferin de bunda büyük bir etkisi var tabii ki.

Toskana ve Floransa’nın en meşhur yemeklerinden biri kendilerine özgü şekilde hazırladıkları devasa T-bone steakleri (özgün adıyla Bistecca alla Fiorentina). Çok büyük olduğu için iki-üç kişi ile paylaşmanız öneriliyor.

Floransa’daki Mekanlar

La Ménagère

Bol bol müze gezmiş, sanata doymuş, sokaklarda ne yesek diye gezerken dışarıdan görüp beğendiğimiz La Ménagère, İstanbul’daki Socrates Bistro’nun Floransa versiyonu gibi bir yer. Hem çok geniş ve ferah, hem de saatlerce keyif yapabileceğiniz bir mekan. Fiyatlar ortalama barlara göre pahalı ama ben mekanı çok beğendim, bence değer. Kokteylinizi de içebilirsiniz, tatlınızı da yiyebilirsiniz, kahvaltı da yapabilirsiniz, akşam yemeği de yiyebilirsiniz. Mekan her şeyi sunuyor. Genelde Avrupa’da bilgisayarımı alayım gideyim mekanları bulmak öyle çok da kolay değildir ve ‘bu masada laptop kullanamazsınız’ tarzı yazıları sık görürüz, bu mekan onlardan değil, dediğim gibi gidin saatlerce oturun keyif yapın. Biz Kitsch Deux peşinde koşarken henüz açılmadığını görünce burada birer Aperol içip keyif yapmıştık tesadüfen, güzel keşif oldu.

Kitsch Deux

Girişinde SALONUMUZ KLİMALIDIR yazan (tabii Türkçe değil), dışarıdan baktığınızda nasıl bir yere girdiğinizi tam olarak anlayamayacağınız ve burası orası mı acaba tereddütleri yaşayacağınız sevgili barımız Kitsch Deux’ye hoş geldiniz. İnternette nerede aperitivo yapsak diye bol bol araştırma yapmamın sonucunda, çoğu kişinin ‘gördüğüm en iyi aperitivo’ yorumuna dayanarak burayı kesin denenecekler listeme eklemiştim. Ve sonuç: fiyat performans olarak gördüğüm en iyi aperitivo. Yani gerçekten, burası Türkiye’de olsa ben kesin haftada birkaç akşam gider burada takılırdım. Hatırladıklarımdan birkaç çeşit sayayım: lazanya, brie, mozarella, proscuitto, bruschettalar, bezelye, körili tavuk, pesto soslu makarna, bolonez soslu makarna, enginar, ıspanak, brokoli, çeşitli salatalar, çeşitli et ürünleri. Bu kadar hatırlıyorum daha da vardı. Biz Floransa’da iki gün kaldık dayanamayıp buraya iki kere gittik, daha olsa daha da giderdik diye düşünüyorum.

tonlarca et ve karbonhidrattan sonra canım sebzeler

Aperitivo ne diye sorarsanız, aperitivo şu: genelde akşam üzeri yapılan, bir içki ve çeşit çeşit yiyecekten oluşan açık büfeye uygun bir fiyat ödediğiniz bir İtalyan aktivitesi. Genelde sadece içkinizi ödersiniz, açık büfeden istediğinizi yersiniz. Yiyeceklerin çeşitliliği mekandan mekana değişiyor, kimi atıştırmalık üç dört çeşit sunarken kimisi de yirmi çeşit şey sunuyor. Fiyatlandırmayı da genelde buna göre yapıyorlar. Türkiye’de de bunu denemek istiyorum derseniz Nan Şişhane haftanın belli günleri yapıyor. Taksim- Galata Favorilerimi derlediğim yazıda bulabilirsiniz.

Bu kadar övdüğüm beş yüz çeşit aperitivo + 1 kadeh şarap 12 Euro (normalde kadeh şarap 5 Euro civarı). İki gün üst üste gittik, mesela bir gün lazanya vardı öbür gün pizza falan menüleri değişiyor. Barı 18.00’da açıyorlar, aperitivo da 18.30 gibi başlıyor. Gittiğimiz ikinci gece on tane falan üst üste Parov Stelar şarkısı çaldılar o şekilde de kalbimi kazandılar zaten yemeklere çoktan gönlümü kaptırmıştım.

İçerisi de çok enteresan; yani hafif bi bordello havası mı var desem, Burhan Altıntop mu dekore etmiş desem, ona gidince siz karar verirsiniz artık. Ama gidin, lütfen.

All’Antico Vinaio

arkadaki sırayı görüyorsunuz, gördüğüm en beklemeye değer sıralardan biri.

Bu hayatta en çok öveceğim şeyleri Floransa’da yemiş gibi bir izlenim yaratıyorsam doğru bir izlenim yaratmışım demektir. All’Antico Vinaio, bana öğlen 11.30’da şarap içiren, MUHTEŞEM bir sandviççi. Sabah yediğimiz üç tane cornetto yetmemiş gibi, Uffizi çıkışı ‘acıktım buralara yakın ne var acaba şöyle güzel’ diye araştırırken; binlerce insanın acayip övdüğü bu sandviç barı bulduk. Binlerce insan yanılmamış, her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Açıldığı andan itibaren önünde sıra oluyor, beş çeşit sandviç yapıyorlar, hepsi de duvarda hem İngilizce hem İtalyanca yazıyor. Biz Boss ve Dante denedik, ikisi de harikaydı ama içinde roka olduğu için Dante daha harikaydı bence. Çok talep olduğu için malzemeler acayip taze, biz on- on beş kişiyi beklerken iki üç kere dumanı üzerinde ekmek getirdiler. Trüf kreması zaten OF şu an bunu yazarken ağlayacağım. Bütün sandviçler 5 Euro, şaraplar da 2 Euro. İçeride oturacak yer var ama ye-kalk mekanı zaten öyle uzun uzun rahat oturayım yeri değil. Biz içeride oturmadık, sokakta bir yere oturup yedik sandviçlerimizi. Şarapları karşıdan alıyorsunuz, dediğim gibi 2 Euro ve size bir plastik bardak veriyorlar kendiniz koyuyorsunuz. Ben kardeşim için de almıştım o içmeyince saat sabah 11.30’da iki tane dopdolu bardak şarap içmek zorunda kaldım….. Et ürünü ve peynir seviyorsanız, bu sandviççiye gitmezseniz beni üzersiniz. Sevdiğim mekanlara gidilmesi konusunda ısrarcıyımdır.

Dondurma: Grom ve Gelaterie La Carraia

Devasa bir dondurmacı listesinden seçerek iki yerde dondurma yedik. Bunlardan biri Grom, diğeri ise La Carraia idi. Ikisi de çok güzeldi, özellikle zuppa inglese’li olan çok güzeldi. Bu arada zuppa inglese, Emilia- Romagna bölgesinin meşhur tatlılarından, içinde kedidili bisküvi, Alchermes likörü (yine bu bölge ve Toskana’da yaygın, bol baharatlı bir likör) krema ve çikolata var.

Diğer önerilen dondurmacılar ise şunlardı: Carapina, Mordilatte, Perche no?, Badiani, Vivoli, Sorriso ve Venchi.

Son- notlar

İtalya genelinde olduğu gibi burada da restoranların saatlerini kontrol ederek gitmenizde fayda var. Çoğu restoran 15.00-19.00 saatleri arasında kapalı oluyor.

Kahvaltı meselesinden pek bahsetmedim çünkü benim için İtalya’da kahvaltı cornetto demek. Cornetto, kruvasanın İtalyan hali. İçinde sade, çikolatalı, fıstıklı gibi çeşit çeşit krema oluyor. Ben en çok sadesini seviyorum, yanına da bir double espresso. Seyahat sırasında üç cornetto falan yediğim de oluyor kahvaltıda siz bana uymayın bir tane yeyin bence…

Uffizi öncesi kahvaltı yapmak için yol üzerinde girdiğimiz yerin adı CORONA’ydı, ironik…

Kahve için Venedik, Roma ve Bolonya’nın aksine öyle çok da spesifik bir yer bulamadım. Zaten biliyorsunuz İtalya’da kahve aşırı tüketildiği için çoğu yerde içilebilecek durumda oluyor. Yine daha önce İtalya rehberlerinde anlattığım bir şey ama tekrar yazayım: barda içtiğiniz kahve ve oturarak içtiğiniz kahvenin fiyatı farklı oluyor. Yani İtalyanlar için kahve içmek öyle uzun uzun yapılan bir aktivite değil aslında. Hızlıca bir espresso veya cappuchino içip günlerine başlıyorlar. Genelde 1-2 euro kahveler.

double espresso benim günlük enerji kaynağım.

Gitmeden önce araştırdığım fakat fırsat bulamadığım mekanların listesi de şöyle: Enoteca Alessi, La Cantinetta, Amorino Panino e Vino, Bar Lambertesca, Il Gatto e la Volpe, Buco Maria, Trattoria La Casalinga, Oibo Ristorante (aperitivo için).

Floransa Gezi Rehberi’nde de buluşalım!

Bir Cevap Yazın