Barselona Yeme İçme Rehberi: Rengarenk Şehir Barselona’da Ne Yenir, Ne İçilir?

Barselona’yı karış karış gezdikten sonra (bkz. Barselona Gezi Rehberi) sıra yemeklerde. Barselona’yı – ya da bir şehri – tanımak demek mutfağını da deneyimlemek demek. İsterseniz şehri haftalarca, aylarca gezin, lokal yemeklerinden denemiyorsanız o şehir size gerçek yüzünü göstermemeye, yabancı olmaya devam ediyor. Barselona’nın rengarenk sokaklarını gezip bitirmek nasıl mümkün değilse, tapasını bitirmek de aynı şekilde mümkün değil. Her köşe başında bambaşka bir yer, bambaşka bir lezzet çıkıyor karşınıza. Bir de üstüne benim gibi sevdiğiniz lezzetleri defalarca yemek ve yeni şeyler keşfetmek ikileminde gidip geliyorsanız işiniz biraz zor. Yine de mutlaka deneyin dediğim lezzetleri az sonra konuşacağız ki en azından işiniz kolaylaşsın, seçmeniz kolay olsun. 

Lokal İspanyol Lezzetleri 

Tapas

Tapas, bizim mezemizin İspanyol versiyonu. Ortaya çeşit çeşit birkaç şey söyleyip atıştırmak bana kalırsa dünyanın en keyifli şeylerinden biri olduğu için ben hangi kültürde olursa olsun, adı ne olursa olsun bu tarz yemek yemeye bayılıyorum. Bizdeki meze çeşitliliğini düşünecek olursanız tapas çeşitlerini de tek tek neden açıklayamadığımı anlarsınız. Tapas denerken şöyle yapıyoruz: Menüye bakıyoruz ve gözümüze güzel görünen, içeriği hoşumuza giden hepsini sipariş veriyor, yanına da bir (veya birkaç) kadeh şarap söylüyoruz. Deniz ürünlüler her zaman tavsiyemdir, ama tabii deniz ürünü aşığı olduğum için benim bu konuda tarafsız olmam imkansız. 

Montaditos 

Yine bir çeşit atıştırmalık olan montadito, tapasın ekmek arası/ekmek üstü versiyonu. Bazen mini sandviçler gibi bazen de minik dilim ekmekler üzerine çeşit çeşit lezzetli yiyecekler koyarak hazırlıyorlar, kanepe de diyebiliriz. Tapas barların menülerinde birçok çeşidini bulacaksınız. 

Montaditos

Paella 

Paella, İspanya’ya on yıl kadar önce yaptığım ilk ziyaretimden beri en sevdiğim yemekler arasında çok ciddi bir yer tutuyor. Temelde pirinç, safran, bir veya birkaç çeşit et ve sebzenin bir araya gelmesi ile yapılan bir çeşit pilav ama çeşitli versiyonları var. Valencia usulü olan (ki Valencia çıkışlı zaten) ördek, tavşan, tavuk eti gibi etler kullanılarak yapılıyor. Bazı versiyonlarında ne tür et varsa (İspanyol sucuğu diyebileceğimiz Chorizo dahil) her şeyi birbirine katıyorlar. Bazı versiyonları da vejetaryen veya vegan. Asıl benim hayranı olduğum paellanın adı ‘Paella de Marisco’ yani deniz ürünlü paella. Bu versiyonunda çeşit çeşit deniz ürünü var ve pirinç balık suyu ile pişiriliyor, dibi hafif tutturuluyor ki bunun özel bir adı da var: Socarrat. 

Paella ile ilgili tavsiyem çeşitlerine ve içinde ne olduğuna bakın ki sevmediğiniz bir şey çıkmasın, menülerde detaylı yazıyorlar zaten. Ayrıca turistik her bulduğunuz yerde de yemenizi tavsiye etmem çünkü öyle çok da özenle hazırlanmış olmuyor bazı yerlerde. Benim tavsiyem az önce de söylediğim gibi Paella de Marisco, ama tabii siz hangi tarz seviyorsanız deneyin. 

Crema Catalana 

Creme Brûlée’nin Katalan versiyonu olan Crema Catalana’nın farkı, kremasında portakal ve tarçın kullanılarak pişirilmesi. Barselona’da bulunduğum süre boyunca her bulduğumda yediğim, muhteşem bir tatlı. Creme Brulee’yi de çok severim, benzer bir krema kullanılan Portekiz tatlısı Pastel de Nata’yı da. Eğer bu tarz bol yumurtalı kremaları seviyorsanız siz de Crema Catalana’yı epey seveceksiniz. 

Barselona favorisi: Crema Catalana

Jamon Iberico ve Chorizo 

İspanyol pastırması ve İspanyol sucuğu olarak da adlandırabileceğimiz bu ikili, hem restoranlarda hem marketlerde hem de Boqueria gibi yerlerde bolca karşılaşacağınız ürünlerden. Chorizo o kadar da benlik değil gibi ama jamon iberico & manchego peyniri & şarap üçlüsü gerçekten şahane gidiyor. 

Manchego Peyniri 

İspanya’nın La Mancha bölgesinden gelen Manchego peynirleri, bir peynir aşığı olarak en sevdiğim peynirler arasında listemde epeydir üst sıralarda yer verdiğim bir lezzet. Özellikle lokal pazarlarda bunu dilimleyip yanına da biraz jamon iberico ekleyerek külahlarda servis ediyorlar, bundan alıp tezgahları tek tek gezmek en sevdiğim şeylerden biriydi. Manchegodan daha güzel bir şey varsa o da trüflü manchegodur, böyle bir lezzet yok, denk geldiğinizde kaçırmayın. 

Sangria 

Yaz aylarında meyve suyu gibi içilebilme özelliği ile bir noktadan sonra ne kadar içmiş olduğunuzu asla bilemeyeceğiniz bir içki olma tehlikesi taşıyan Sangria, İspanya deyince akla ilk gelen içkilerden biri. Orijinal versiyonu kırmızı şarap, taze portakal suyu ve brandy/rom gibi bir içki ile yapılıyor ama beyaz ve rosé ile de çeşitli tarifler var. Yine farklı tariflerle hazırlandığı için her mekanın Sangriası aynı lezzette olmuyor, en güzel birkaç yeri deneyip favori Sangrianızı bulmak. 

Cava 

İspanyolların köpüklü beyaz şarabı Cava, her barda her tapasçıda bulabileceğiniz güzel bir eşlikçi. 

Food Marketler: Mercat de la Boqueria 

Lokal lezzetleri denemek için en keyifli yerlerden biri de birçok lezzetin bir arada bulunduğu food marketler. Mercat de la Boqueria tabii kendi başına şehrin en turistik yerlerinden biri ve gerçekten de gidip gezmek çok eğlenceli. Rengarenk meyveler, çeşit çeşit et ve peynirler, deniz ürünleri, içkiler ve daha birçok şeyi burada bulabilirsiniz. İçinde (tabii yer bulursanız) oturabileceğiniz barlar da var. Bu arada öğleden itibaren inanılmaz kalabalık oluyor hani belirli bir saatten sonra içinde ilerlemek çok zor oluyor, öyle bir kalabalık. Mümkünse sabah saatlerinde gelirseniz her şeyi daha rahat inceler ve yersiniz (bunlar önemli şeyler). 

Mercat de la Boqueria dışında ben rahat rahat market gezmek istiyorum kalabalık istemiyorum derseniz de yine buradaki çeşitliliği bulabileceğiniz ama turistik olmadıkları için rahat rahat gezebileceğiniz iki semt marketi önereyim: Santa Caterina ve San Antonio. Bunların Boqueria’dan farkı turistik olmadıkları için öğlen 2-3 gibi kapatıyorlar, bilginiz olsun. 

Tapas Barlar: Geleneksel ve Modern Seçenekler

En başta bahsettiğimiz tapas meselesine geldik. Bazı yerlerden direkt olarak bazı lezzetleri öneri olarak buraya yazacağım ama siz tabii ki beğendiğiniz, aklınıza yatan her şeyi denemeye çalışın derim. Artık birçok bar güzel mi yoksa ben mi dersime iyi çalıştım bilmiyorum, şunu da beğenmedim dediğim şey pek de yoktu. 

Bu arada geleneksel tapas barlarda çok tuhaf bir gelenek var: Yediğiniz şeyleri beğenme göstergesi olarak yere peçete atıyorsunuz. Yani bir tapas bara girdiğinizde yerlerde peçete varsa ‘ya burayı da hiç mi temizlemiyorlar’ diye düşünmek yerine (tam olarak benim düşünebileceğim bir şey olduğu için söylüyorum) insanların yedikleri şeyleri beğendiklerini düşünebilirsiniz. Bu arada bu benim okuduğum ya da duyduğum bir şey değil, bizzat İspanyol biriyle gidip şahit olduğum ve onun anlattığı bir şey, geleneksel tapas barlardan birindeyken garson gelip masamızı bir peçeteyle sildi ve sonra peçeteyi gururla yere attı, sonra bana tabii bunun sebebi anlatıldı ve tapas bittiğinde yere onlarca kullanılmış peçete atmıştık, sonra garson geldi ve beğendiğimize çok sevindiğini söyledi (Toni ve Başak çiftine teşekkür ediyoruz buradan, onlar olmasaydı benim için bu durum ‘noluyo burda’ olarak kalacaktı). 

Tabii bu gelenek öyle modern restoranlarda pek de uygulanmıyor şimdi gidip de olur olmadık yerlere peçetelerinizi atmayın olur mu sonra Elvan yüzünden demeyin. Siz geleneksel tapas barlarda (isim de vericem birazdan) bir etrafınıza bakın bakalım, neler oluyor neler olmuyor ona göre karar verirsiniz. 

Quimet & Quimet

İşte peçeteleri güvenle yere atabileceğiniz bir yer, çünkü yukarıda anlattığım olayı bizzat burada yaşadım. Burası yere peçete atma geleneğini uygulamasının yanında birçok yönden ilginç bir yer. Yüz yıldan fazla süredir hizmet veren, mini minicik bir tapas bar. Fiyatlar oldukça uygun, lezzetler şahane. Cumartesi pazar kapalılar, gün içinde iki saat mola veriyorlar, rezervasyon almıyorlar, önünde sürekli sıra var ve içeri girip sipariş verdiğiniz andan itibaren süre işlemeye başlıyor: 1 saatiniz var. 1 saat içinde ne yiyip ne içiyosanız buyrun sahne sizin. Sonrasında çıkmak durumundasınız. Hizmet çok iyi, çok hızlı ve güleryüzlü çalışanlara sahipler. Burada yukarıda bahsettiğim montaditos seçeneklerini bol bol deneyin. Biz ne denedik bilmiyorum o kadar çok şey denedik ki masaya gelen her şeyi de çok beğendik o yüzden siz rastgele gözünüze güzel gelen kombinasyonları deneyin. Unutmayın, bir saatiniz var. 

El Xampanyet 

Geleneksel tapas barların en ünlülerinden biri olan El Xampanyet de en çok tercih edilen seçeneklerden biri. El Born bölgesinde olduğu için buraya yapacağınız ziyareti Picasso Müzesi’nden hemen sonraya alabilisiniz (gezilecek yerlerin detayları gezi rehberinde). Yine rezervasyonsuz çalışan, önünde açılışından itibaren sıra olan ve çok sevilen bir bar. 

Cerveseria Catalana, Ciutat Comdal, La Flauta ve Vinitus 

Biraz daha modern barlara geçiş yaparken bu dördünü neden aynı başlıkta topladığımı merak etmiş olabilirsiniz. Şimdi Elvanınız olarak size kimsenin yapmadığı hizmeti sunacağım ve bu barlarla ilgili sırrı açıklayacağım. Ben bütün bu tapas barları tek tek listeme almıştım, önce Cerveseria Catalana’ya gittik, yediğimiz her şeyi çok beğendik ve çok memnun ayrıldık. Bir gün sonra Ciutat Comdal’a gittik, menü geldi ve baktık hem tasarım hem menü çok tanıdık, neyse diyerek sipariş verdik ve bire bir aynı şeyler geldi. Sonra garsona sordum dedim ki burayla Cerveseria Catalana’nın alakası nedir, sahibi aynı deyip güldü. Hikaye burada da bitmiyor, ertesi gün La Flauta’ya gidiyoruz yine hevesli bir şekilde, yine şahane ortam ve yine aynı tasarımla gelen menü ve yiyecekler. Sonra o da yetmiyor Vinitus derken listeyi tamamlıyoruz, ve en son öğrendiğimiz üzere bu dört mekanın sahibi aynıymış, Barselona’da başka bir mekanı daha yokmuş ama Madrid’de bir tane daha varmış. Sayın lezzetli restoranların sahibi Barselona tapas barları tek elinde bulunduran kişi, tamam anlıyoruz dört tane mekanın var ama bunların menüleri ve lezzetleri aynı iken neden isimleri birbirinden tamamen farklı ve biz neden aynı yere dört kere gitmiş olduk?? Bakın bu bilgi hiçbir yerde yoktur, eğer varsa ve herkes biliyorsa da ben bu kadar araştırmaya nasıl kaçırmış olabilirim?

Sonuç olarak siz elvaninwanderland okuyucuları olduğunuz için bu bilgiye artık sahipsiniz ve bu dört mekandan birini seçip mutlaka gidiyorsunuz. Çok merak ediyorsanız ikisine de gidebilirsiniz, karar sizin. Bu arada biz tamam bilmeden defalarca gitmiş olduk ama neyse ki yediğimiz her şey o kadar lezzetliydi ki YİNE NİYE BURADAYIZ derken az sonra çok lezzetli şeyler yiyeceğimizi bildiğimiz için keyfimiz kaçmıyordu. Adı paella olmayan pirinçli ıstakozlu bir şey vardı mesela günün yemeği olarak OF OF. Sonra karides şiş, Galiçya ahtapot, midyeler, yani kısacası deniz ürünlü her şey şahaneydi. Sangriası da güzel buranın, bir de Crema Catalana’sı da çok lezzetli. Bir tatlıları daha var garson önerdi bize, Torrija Cremada Santa Teresa. Bu da Crema Catalana kremasının çok lezzetli bir hamura doldurulmuş hali. Bu şekilde internette aratınca French tost çıkıyor ama menüdeki French tostla hiç alakası olmayan bir şey, çok lezzetliydi ama benim için tatlıdan ziyade kahvaltı gibiydi, ben Crema Catalana fanıyım. 

Tapeo 

Şef Daniel Rueda’nın sadelik ve ulaşılabilirlik ilkelerine dayanarak açtığı bu mini mini barda yiyeceğiniz şeyler çok lezzetli. İki yeri var, biri El Born’da biri de Gracia’da. El Born’daki yukarıda bahsettiğim El Xampanyet’in hemen karşısı, Picasso Müzesi’ne çok çok yakın. Rezervasyon alıyorlar, yer bulabilmek adına mantıklı olur. Biz burada yediğimiz şeyleri oldukça beğendik. 

La Pepita 

Tatlı bir ortama ve güzel yemeklere sahip, geleneksel tapas bar anlayışından farklı güzel bir bar La Pepita. Menülerinde klasik İspanyol lezzetlerinden farklı şeyler bulabilirsiniz. Ayrıca Sangriaları da oldukça lezzetli.

Bar Del Pla 

El Born’da bulunan ve oldukça keyifli olan bir bar daha. Biz öyle kapısından girip oturduk içeri, genel olarak tüm güzel mekanların olduğu gibi çok kalabalık rezervasyon yaptırmak mantıklı olacaktır. Öyle girip oturduğumuz için barda çok sıkışık bir yerde oturmak durumunda kaldık, sonra ben çok daraldım o yüzden buranın tadını tam çıkaramadım, halbuki yemek de çok güzeldi – yediğim en güzel midye soslarından biriydi, zencefil soslu tencere midye yiyorduk. Neyse, genel olarak çok güzel bir bar, denediğimiz şeyler de çok iyiydi. Not: Sangria karşıtı bir mekan gibiler çünkü barmenlerin tişörtlerinin arkasında kocaman ‘f*ck Sangria drink regular wine’ yazıyordu, benden söylemesi. 

Barlar

Tapas barlar gece gündüz gerek yemekleri olsun gerek şarapları biraları olsun bizi o kadar memnun etti ki başka bir bara gitme ihtiyacı duymadık. Tabii ki ben bar listesi yapmıştım sizlerle paylaşacağım belki gidip kokteyl falan içmek istersiniz.

El Born’da bulunan Bar Paradiso, 50 Best Bars listesinde bir numaraymış. Bilemiyorum nasıl oluyor yani dünyanın en iyi barı neye göre belirleniyor, siz gider denersiniz benim için de. Two Schmucks yine sevilen barlardan biri, ayrıca bulunduğu Carrer de Joaqin Costa oldukça hareketli bir sokak. Bobby’s Free Speakeasy ve La Confiteria da ayrıca listeye eklediğim ama deneme fırsatım olmayan barlardan. 

Bubita Sangria Bar ise bulunduğu meydan için birkaç kez gittiğim bir yer oldu. Menülerinde çeşitli Sangrialar var, bana kalırsa Sangrianın en güzeli klasik olandır burada birkaç çeşidini denedim, sevdim ama muhteşemdi diyemem. Burası ayrıca vegan bir bar, vegan paella ve tapas yapıyorlar. Benim buraya sürekli gitmemin nedeni ise bulunduğu meydanın hem El Born’un ortasında olması hem de gizli bir köşede olması. Güneşin altında oturup Sangria için saatlerce kitap okumak ve şehrin kalabalığından saklanmak o kadar iyiydi ki o yüzden sık sık uğradığım bir yer oldu. Picasso Müzesi sonrası tavsiyesidir. 

Restoranlar

Sekiz gün boyunca tapas barlar beni o kadar memnun etmiş ki yani ne doğru düzgün başka bara gitmişim ne de öyle çok restoran arayışına girmişim. Sabah akşam midye karides şarap, Barselona özetim buymuş şimdi bunları yazarken fark ediyorum. Tabii ki restoran denedim ve sizle de deneyimlerimi paylaşacağım ama genel olarak tapas konsepti for life olmuş benim için. 

Arroseria Xativa 

Arroseria Xativa otelime çok yakın olduğu için ilk denediğim yerlerden biri oldu. Epey kalabalık olduğu için rezervasyonlu gitmek gerekiyor. Sangriası güzel, yemekleri ortalama. Paellası çok fazla tuzluydu mesela, tuz o kadar fazla olunca her şeyin tadını bastırıyor o yüzden lezzetini alamıyorsunuz, o yüzden çok şahane bir deneyimdi diyemeyeceğim. 

7 Portes

Paella için listemin başında olan 7 Portes hem lezzeti, hem servisi hem ortamı ile bize gayet keyifli bir deneyim yaşattı. Oldukça büyük ve şık bir restoran, güzel bir akşam için rezervasyon yaptırıp gitmek mantıklı olacaktır. Genel olarak biz Türkiye’de iyi hizmete alışık olduğumuz için Avrupa’daki hizmeti beğenmiyoruz, burada hizmet de son derece iyiydi. Lezzetlere gelince, yediğimiz her şeyi beğendik. Deniz ürünlü paella oldukça iyiydi, fener balığı çorbaları da meşhurmuş, o da çok güzeldi. Fiyatlar tabii bir miktar yüksek, ortalama fiyat için yemek içki iki kişi 100 Euro diyebilirim. 

Barselona’da Kahvaltı & Tatlı 

Barselona, brunch işini ciddiye alıyor ve çok güzel cafeleri var. Benim favorim sağlıklı lezzetleri ile Honest Greens ve Bol Bowls olmuştu, ikisi de sağlıklı lezzetleri olan cafeler. Ayrıca Little Fern ve Can Dende, Barselona’da kahvaltı için en çok tavsiye edilen yerlerden. 

Pastisseria Hofmann 

El Born’un ara sokaklarından birinde harika tatlılar yapan bir dükkan Hofmann. İçi mascarpone dolgulu kruvasanları mı yoksa frambuaz dolgulu kruvasanları mı daha güzel karar veremiyorum, siz en iyisi ikisini de mutlaka deneyin. Bu arada frambuaz dolgulu olan öyle tam reçel gibi değil, az şekerli bir frambuaz püresi – şahane. Buranın sanat eseri formunda tatlıları da meşhur, elim kadar fıstık olanı denedim, acayip bir fıstık tadı ve içi mango – passion fruit dolgulu, ilk ısırıkta müthiş ama iki ısırık sonrası feci baydı beni çünkü çok çok şekerli ve dört kişi falan yerseniz ancak olur gibi, ben o kadar tatlı şeyleri sevmiyorum. Neyse genel olarak siz mutlaka buraya gidin ve dolgulu kruvasanlardan yiyin, tatlı vitrinine de bakarsınız. 

Barselona’da Sağlıklı Seçenekler 

Barselona’da genel beslenme biçimim şöyleydi: Gündüz süper sağlıklı seçenekler, akşam mümkün olduğunca çok tapas ve şarap. O yüzden sağlıklı restoranlarda da neredeyse bütün menüyü denedim ve tabii ki sevdiğim yerlerin anında müdavimi olma alışkanlığımı burada da sürdürdüm. Size iki favori restoranımdan bahsedeceğim. 

Bol Bowls

Bol Bowls, adı üzerinde bütün yemeklerini kasede hazırlayan bir mekan. Sağlıklı ve lezzetli seçenekleri ile denediğim her şeyi beğendim, minik bir dükkan ama oldukça ferah ve keyifli. 

Honest Greens 

Barselona’daki en sevdiğim yerlerden biri olan Honest Greens, belirli bir saate kadar kahvaltı menüsü sunuyor, öğleden itibaren de yemek menüsüne geçiyor. Chia pudingden matcha latteye, ızgara somondan humusa tam olarak sevdiğim tarzda bir menüleri var. İçerisi de çok tatlı olduğu için buranın iki şubesinde de bolca zaman geçirdim, birçok şeyi denedim. Çok fazla şarap içip tapas yiyince biraz da arınayım derseniz Honest Greens tam olarak aradığınız yer. Tabii sağlıklı yemeklerin yanında detoks suları yerine menüdeki şaraplardan da içebilirsiniz, bunu da ekleyeyim. 

Kısa Kısa 

  • Barselona demek tapas demek tapas demek Barselona demek. Daha listeye ekleyemediğim, deneyemediğim o kadar fazla güzel tapas bar vardı ki, şehir bu konuda gerçekten çok zengin.
  • Deniz ürünü seviyorsanız denemek istediğiniz lezzetler sayısı sonsuzluğa dek uzanacak çünkü gerçekten denenecek şey bitmiyor, hepsi de çok lezzetli. 
  • İspanya’nın asgari ücretinin çok da yüksek olmaması sebebiyle fiyatlar uçuk değil. İstanbul’da yiyip içtiğimiz fiyatlarla aşağı yukarı aynı. 
  • Sangria her yerde aynı sangria değil, özellikle ultra turistik yerlerde tadı son derece ortalama. 
  • Sadece Sangria içeceğim diye düşünmeyip çeşit çeşit şaraplarını da deneyin, çok güzel şarapları var İspanya’nın. 
  • Geleneksel tapas barlar rezervasyon almıyor, birçok modern bar ise alıyor. Gitmeden önce kontrol etmekte fayda var. 
  • Food Marketleri mutlaka gezin ve gözünüze güzel görünen şeyleri deneyin, genel olarak birçok şey oldukça lezzetli. 

Barselona’da gezilecek yerler için Barselona Gezi Rehberi’nde, daha fazla içerik için de Instagram’da buluşalım. 

Bir Cevap Yazın