Barselona Gezi Rehberi: Rengarenk Şehir Barselona’da Gezilecek Yerler

Barselona Avrupa’nın en renkli şehirlerinden biri ve ilk ziyaret ettiğim günden bu yana en sevdiğim Avrupa şehirleri arasında her zaman ilk üçte. Şehrin canlılığı, enerjisi, havası insanı hemen sarıyor ve bunların üzerine bir de yeme içme meselesi de şahane. Sıcakkanlı ve samimi bir kültürden geldiğimiz için biz zaten sıcak ülkeleri seviyoruz ve kendimize daha yakın hissediyoruz, İspanya ve Barselona da tam olarak bu yüzden daha ilk andan kendini sevdiriyor, benimsetiyor. 

Sıradan bir Avrupa şehri değil de gerçekten rengarenk bir şehir olmasında en büyük pay tabii ki Gaudi’ye ait. Şehrin turistik yerlerinin birçoğu Gaudi’nin elinden çıkma eserler. El Born gibi eski ve Gaudi eserleri olmayan bölgeleri gezerken de Barselona’yı çok seviyorsunuz – ki El Born benim şehrin en sevdiğim yerlerinden biri – ama yine de sokaklara, katedrallere bakarken ‘sadece bunlardan ibaret olsaydı da bu şehri bu kadar sever miydim’ diye düşünmeden edemiyor insan. Gaudi sadece bir mimar değil, modern Barselona’nın da mimarı. 

Barselonalıların kendini İspanyol değil Katalan olarak görmesi nedeniyle şehrin ve genel olarak Katalan bölgesinin atmosferi biraz daha farklı bana göre. Hele ki Barselona ve Madrid apayrı şehirler, ikisinin de kendine özgü havası ve güzelliği tartışılmaz ama birbirlerinden farklı olduklarını da net olarak ortaya koyuyorlar. Katalonya’da Fransa sınırına yaklaştıkça Fransızca konuşursanız anlaşılma seviyeniz artıyor – ki Katalanca da zaten Fransızca ve İspanyolcanın karışımı gibi bir dil zaten. Barselona’ya gelmişken Figueres’e de gidebilir, Dali’nin doğduğu şehri ve pek tabii Dali’nin her detayıyla tek tek ilgilendiği Dali Theatre Museum’u da ziyaret edebilirsiniz, bu konuyu da detaylandıracağım. 

Barselona’yı ne kadar sevdiğimi anlamış olduğunuzu düşünüyorum, belki de renkleri bu kadar çok sevdiğim için ilk gördüğüm günden beri seviyorum. Bazı şehirlerle bazı insanların enerjisi hemen tutuyor ve ben Barselona’yı belki de bu yüzden bu kadar çok seviyorum. O zaman hadi gelin Barselona’yı birlikte daha yakından tanıyalım ve gezilecek yerleri tek tek görelim. 

İstanbul’dan Barselona’ya – Barselona El Prat Havaalanı’ndan Şehre ulaşım

İstanbul’dan Barselona’ya direkt olarak uçabiliyorsunuz, dört saate yakın sürüyor. Barselona’da tek bir havaalanı var o da Barcelona El Prat Airport. Havaalanından şehir merkezine shuttle ile gidebilirsiniz veya metro hatlarından L9 da (turuncu) şehir merkezine bağlanıyor. Yalnız hem metro hem de banliyö treni aynı yerden kalkıyor, aynı yöne gidiyor, üzerilerinde de yazmıyor, banliyö treni tam istediğiniz yere gitmiyor olabilir, Barselona’nın ana tren istasyonuna uğruyor. Binmeden dikkat ederseniz karışmaz diye düşünüyorum. Bilet gişelerini metroya giderken göreceksiniz, ister tek ister şehir içinde de geçerli olmak üzere çoklu alabilirsiniz. Taksi ise 30 euro civarında tutuyor merkeze. 

Barselona’da Ulaşım

Barselona’da metro ağı son derece geniş ve kullanışlı. Metro ile neredeyse her yere gidebiliyorsunuz ve 10lu biletin 11 euro gibi bir fiyatı var. Metro dışında eğer çok da uzak bir yerlere gitmiyorsanız ve hava güzelse tabii ki yürümenizi önereceğim, şehirlerin güzelliği en çok öyle anlaşılıyor. Otobüs seçeneği de mevcut tabii ki ama metro varken ben çok otobüse binmem, sadece Park Güell için tercih edilebilir çünkü oraya metro ile ulaştıktan sonra çok fazla yürümek gerektiği için metro seçeneği pratik değil. Onun dışında, evet bol bol yürüyün. Freenow indirerek taksi ile ulaşımı da kolaylaştırabilirsiniz, onun dışında yoldan çevirebileceğiniz taksi sayısı da oldukça yüksek, fiyatlar fena değil, gerekli durumlar için aklınızda bulunsun. 

Barselona’ya Ne Zaman Gidilir – Barselona’da Bahar

Barselona’nın renkli atmosferini yaratan en önemli şeylerden biri de güzel havası. Mis gibi güneşli bir havası var. Benim ziyaretlerim hep bahar aylarına denk geldi, şansıma hep de 18-20 derecelerde ve güneşli gökyüzü altında gezdim. Bahar aylarını tercih etmek keyifli olacaktır çünkü hem çılgın kalabalıktan hem de yakıcı güneşten uzak oluyorsunuz, hem de üstüne mis gibi bahar havası sizi karşılıyor. 18-20 dereceler yürümek için de çok ideal, şehri yürüyerek gezmek de son derece keyifli. 

Kış ayları da Barselona’yı gezmek için hiç de kötü bir seçenek değil bu arada çünkü Barselona inanılmaz soğuk bir kış geçirmiyor. Yaz ve güneşe dayanıklılığınız doğrultusunda yazı da tercih edebilirsiniz, ama tahmin edeceğiniz üzere birçok şehir gibi hem çok sıcak hem de çok kalabalık oluyor. 

Barselona Gezi Rehberi – Barselona’da Konaklama 

Barselona’da konaklayabileceğiniz birden fazla keyifli bölge var. Bunlardan biri şehrin eski bölgelerinden biri olan El Born, şehrin eski dokusunu hissetmek istiyorsanız kesinlikle öneririm. Biraz daha ferah ve lüks bir bölgede kalayım derseniz de Passeig de Gracia caddesine yakın tarafları tercih edebilirsiniz. Karışık bir yer olduğundan dolayı El Raval’ı tavsiye etmiyorum, gezmek için keyifli ama şehri bilmeyen biri için konaklamak çok da keyifli olmayabilir. 

Ben burada iki farklı otelde kaldım, biri Hostal Centric, burası çok tatlı çalışanlara ve merkezi konuma sahip olmakla birlikte o kadar küçük odalara sahip ki bavullarımın ikisi odaya açık şekilde zar zor sığdı, o yüzden iki kişi konaklamaya uygun olmadığını söyleyebilirim. İkincisi ise Hotel Catalonia Diagonal, burası Passeig de Gracia’ya çok çok yakın ve gayet güzel bir oteldi, iki otel arasında da öyle çok bir fiyat farkı yoktu. Barselona konaklama adına birçok seçenek sunuyor o yüzden bölge meselesini isteğinize ve beklentinize göre seçerek bir yer bulmanız kolay olacaktır. 

Barselona’da Ne Kadar Kalmak Gerek?

Barselona büyük ve dolu dolu bir şehir, o yüzden 2-3 gün gibi bir süre yetmeyecektir. Bölge bölge gezmenizi ve 5 gün civarında kalmanızı öneririm, eğer Figueres gibi civar şehirlere de gidecekseniz bir haftaya kadar uzatabilirsiniz. 2-3 gün vaktiniz varsa da en çok gitmek istediğiniz yerlere giderek ortalama bir planla şehrin en azından ana turistik yerlerini gezebilirsiniz. 

Barselona Pahalı mı? Barselona Bütçesi 

Barselona, yeme içme konusunda son zamanlarda gittiğim en uygun fiyatlı yerlerden. Elbette ki euronun durumunu hepimiz biliyoruz fakat yine de İstanbul ayarında gibi birçok şey. Birkaç örnek vermek gerekirse: 

Kahve: Genelde 2 euro, belki birkaç yerde 3 euro olabilir

Bira: 3 euro civarında

Kadeh şarap: 5 euro civarında

Sangria: 4-6 euro 

Tapas çeşitleri: 5 eurodan başlıyor, 12-13 euroya kadar çıkıyor. 12-13 euroluk olanlar genelde büyük porsiyon ve çeşitli deniz ürünleri 

Müzeler ve turistik yerler: 15-20 euro civarında. Gaudi’nin evleri ve Sagrada Familia, gördüğüm en pahalı turistik yerlerden diyebilirim. 

Merkezi bir yerde iki kişilik konaklama: Gecelik 70 euro civarında 

Şişe şaraplı iki kişilik akşam yemeği: Ortalama üstü yerlerde 100 euro 

En sevdiğim sağlıklı mekanlarda kocaman salata kaseler: 8-12 euro arası 

10 binişlik ulaşım kartı: 12 euro 

Barselona Güvenli mi?

Bütün büyük Avrupa şehirlerinde olduğu gibi Barselona’da da eşyalarınıza sahip çıkmak gerekiyor ki bu artık alıştığımız bir durum. Çantanızı telefonunuzu gözünüzün önünde tutun, La Rambla gibi ultra turistik bölgelerde daha fazla dikkat edin gibi klişe önerilerde bulunacağım. El Raval bölgesinde biraz daha dikkatli olabilirsiniz, onun dışında gideceğiniz ve gezeceğiniz birçok yer sorunsuz gezebileceğiniz kadar güvenli. 

Barselona Gezi Rehberi – Barselona’da Gezilecek Yerler

Barselona, gezilecek yerler açısından oldukça tatmin edici ve güzel seçenekler sunuyor ve bunların başında birazdan tek tek detaylandıracağım Gaudi evleri geliyor – ki zaten Barselona’yı Gaudi’den, Gaudi’yi Barselona’dan ayırmak imkansız. Gaudi eserleri dışında da gezilecek birçok güzel yer var tabii ki, şehir sadece tek bir şeyle sınırlı değil. 

Barselona, Modernizm ve Gaudi 

19. Yüzyıl sonu ve 20. Yüzyıl ile birlikte Avrupa’nın neredeyse tümünü etkileyen ve sadece mimaride değil edebiyat, tiyatro, resim gibi alanlarda da kendini gösteren Modernizm akımı, Katalonya’da kendine özgü bir tarz oluşturarak Avrupa Modernizmi’nden ayrılıyor. Ortaya çıktığı dönemde Katalan kimliğinin bir ifadesi olarak görülmüş ve Modernistler sanatın karşıtı olduğunu düşündükleri burjuva değerlerini reddeden, bohem bir görüş benimsemişler. Barselona’nın ve Katalonya’nın birçok yerinde rastlayabileceğiniz bu akımın en çok bilinen temsilcisi Antoni Gaudí, zaten günümüzde Barselona ve Gaudi’yi birbirinden ayırmak imkansız. Gaudi’nin eserlerinde doğa ve din ögeleri, sembolizm ve bol renk karşılıyor bizleri. Alışagelinen mimariden o kadar farklı eserleri var ki gerçekten özellikle Sagrada Familia’yı gördükten sonra hiçbir kilise o kadar da ihtişamlı gelmiyor insana. Zaten gezeceğiniz birçok yer Gaudi’nin hayal gücünün eseri, o yüzden gezdikten sonra da ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız. Gaudi’nin eserlerine bir göz atalım o zaman. 

Sagrada Familia

1882 yılında yapımına başlanmış olan bu dev kilise bir türlü bitmek bilmiyor. Yapılmaya başlandığı dönemden sonra İspanya, iç savaş gördüğü için tabii ki bu sürede kilisenin yapımı da epey etkilenmiş. 1882 yılında başlayan projenin başındaki mimar istifa edince, projenin başına Gaudi geçmiş ve 1926 yılında ölene kadar hayatını bu projenin tamamlanmasına adamış. Gaudi’nin mezarı da kilisenin altında bulunuyor. Tabii 1926 yılına kadar projenin dörtte birinden azı tamamlanabilmiş, 2023 yılındayız ve hala bitmiş değil. 

Şimdi burada bir noktayı açıklığa kavuşturmak ve size kesin bir tavsiye vermek istiyorum. Kiliseyi dışarıdan görmek yeterli, biletler zaten pahalı o yüzden içini gezmeye gerek yok diyenlere hı hı deyip geçin ve asla inanmayın. Sagrada Familia’nın içi bugüne kadar gördüğünüz hiçbir kiliseye benzemiyor, her bir noktasında farklı bir sembolizm ile karşılaşacaksınız ve renklerden büyüleneceksiniz, o yüzden Barselona’da tek bir yerin içini gezeyim diyorsanız bu Sagrada Familia olmalı. Çılgın kalabalıklar arasında kaybolmamak adına birkaç öneride bulunacağım: 

  • Biletlerinizi mutlaka internetten alın, eğer içeri girmek istiyorsanız bunun başka bir alternatifi yok çünkü online bilet alsanız da sıra olan bir yerde online biletiniz yoksa kaç saat beklersiniz bilemiyorum. Kendim bilet aldığım resmi siteyi de buraya bırakıyorum.
  • Bilet satın alırken saat aralığını seçmenizi isteyecek, 09.00’a almanız konusunda ısrarcıyım çünkü ben de öyle almıştım ve ona rağmen biraz sıra vardı, 13.00 gibi kiliseden çıktığımda insan kalabalığını tahmin edersiniz. Sagrada Familia öğlen aktivitesi değil kesinlikle, hemen biletlerimizi en erken saate alıyoruz. 
  • Bilet alırken size kulelerden birini gezme opsiyonunu sunuyor ve bu ekstra ücretli. Bence gitmişken alın ve kulelere de çıkın. Passion ve Nativity kulelerinden birini seçebiliyorsunuz, ben Nativity’ye çıktım Passion hakkında bir şey söyleyemeyeceğim. Kulelere çıkmadan önce de ufak bir uyarıda bulunayım, dar alanlar ve yükseklik sizi rahatsız ediyorsa kule ziyareti işine hiç girişmeseniz de olur. Çünkü epey tepelere çıkıyorsunuz (bu kısım asansörle oluyor) sonra biraz manzara gördükten sonra o bütün merdivenleri tek tek iniyorsunuz, merdivenlerin her kısmı çok dar ve bir noktada trabzanlar da yok, benim yükseklik veya dar alan ile ilgili bir sorunum olmadığı için beni pek rahatsız etmedi ve özellikle son merdivenler şekil olarak çok güzeldi, ama bu kısım da mutlaka aklınızda bulunsun. 
  • Biletlerinizle birlikte size audioguide linki geliyor, uygulamayı ve audioguide’ı mutlaka indirin ve gezerken o şekilde gezin. İçerideki sembolleri, yapıları ve hikayeleri diğer türlü anlamanız imkansız, sonra ‘hımmmm çok güzelmiş’ ötesinde bir yorum yapamayıp ‘çok da gerek yokmuş girmeye’ gibi şeyler demeniz mümkün. 

Sadece Sagrada Familia’nın içini gezmek istiyorsanız biletler 26 Euro, kulelerden birini de gezecekseniz 36 Euro. İndirebileceğiniz audioguide biletlerle birlikte gönderiliyor, ücretsiz. 

Metro: L2 ve L5 hatlarından biri, Sagrada Familia durağı. 

Casa Batllo

Gaudi’nin evlerinden en ünlü olanı, önünde içeri girmek için bekleyen veya fotoğraf çeken yüzlerce insan görebileceğiniz çılgın ev Casa Batllo. Ben bu sefer içini gezmedim geçen geldiğimde gezdiğim için fakat son dönemlerde evin içini gezmenin yanında binanın belirli alanlarında yapılan dijital sergileri de gezebiliyorsunuz, bunlardan biri Refik Anadol’un bir diğeri de Japon sanatçı Kengo Kuma’nın sergileri. Biletleri online almazsanız yine acayip bir sıra bekleyeceğinizi unutmayın, çünkü gerçekten de bilmediğim bir sebeple (Gaudi’nin bütün evleri güzel çünkü) burası turistler arasında en çok bilinen ve en çok ziyaret edilen Gaudi evi. 

Barselona’da turistik yerlerin oldukça pahalı olduğu gerçeği burada da geçerli, biletler 29 Euro-39 Euro arasında değişiyor, neye göre değiştiğini çözemedim. 

Metro: L2, L3 veya L4 – Passeig de Gracia, direkt önünde iniyorsunuz. 

Casa Mila (La Pedrera)

Casa Batllo ile aynı cadde üzerinde bulunan ve Casa Batllo’dan sonra en popüler Gaudi evi olan Casa Mila’nın içinde birilerinin yaşıyor olması çok ilginç. Ben buranın dükkanına her zaman uğruyor olsam ve içerisindeki cafede biraz oturuyor olsam da bilet alıp içini hiç gezmediğimi itiraf etmek durumundayım. Bir sonraki gidişimde artık bir şekilde ayarlayıp gezeceğim, ama gezenler Casa Batllo’nun daha etkileyici olduğunu söylüyorlar karar sizin. 

Metro: L2, L3 veya L4 – Passeig de Gracia

Parc Güell 

Gaudi’nin natüralist tarzını yansıttığı parkın içinde birçok değişik alan bulunuyor. Yine parkın içinde bulunan Gaudi House Museum, Gaudi’nin yirmi yıl boyunca yaşadığı ev – içi ayrıca bilet alarak gezilebiliyor. Parc Güell ise gidip görmeniz gereken yerlerden, içindeki yapılar hem çok güzel hem de park kocaman olduğu için bir kere girdikten sonra hava güzelse içeride çok güzel yemek içki vs takılabilirsiniz (tabii kendiniz götürmeniz lazım ama taksiyle gitmiyorsanız yokuş tırmanıyorsunuz o yüzden bu da aklınızda bulunsun). İçindeki mozaik kertenkele ile fotoğraf çektirmeyi de unutmayın. 

İpuçları: 

  • Buraya taksi ile gitmek en mantıklısı, eğer toplu taşıma ile gidecekseniz de otobüs ile gidin. Plaça de Catalunya’dan 116 numaralı otobüs buraya olabilecek en yakın yerde bırakıyor sizi, ama kocaman bir yokuş tırmanıyorsunuz bilginiz olsun. 
  • Yine buraya da gündüz mümkünse sabah erken saatlerde gitmenizi önereceğim çünkü yine çok kalabalık olan yerlerden biri. 
  • Biletleri online almayı ihmal etmeyin. 

Palau Güell 

Gaudi’nin Eusebi Güell için tasarladığı Palau Güell de Casa Batllo ve Casa Mila kadar bilinmeyen evlerinden biri, gezmediğim için çok detaylandıramayacağım, bir sonraki gidişimde listemde, siz de listenize ekleyin. 

Casa Vicens 

Gaudi’nin Barselona’daki ilk büyük projesi olan Casa Vicens turistler tarafından çok ihmal ediliyor ve gidip gördükten sonra neden böyle olduğuna hiç anlam veremiyorsunuz. Dışı da içi de birbirinden güzel, üstüne bir de bilinmediği için son derece sakin ve boş oluyor, ben 15.00 gibi gittim, normalde bu saatte Casa Batllo veya Sagrada Familia’ya kesinlikle gitmemelisiniz ama burayı 10 kişi falan geziyorduk toplamda. Yapının renklerini, terasını, girişini falan o kadar çok beğendim ki epey zaman geçirdim ve bol bol fotoğraf çektim burada. En üst katta yapı ile ilgili bilgilerin olduğu bir bölüm var, orayı incelemeyi unutmayın. Bir de buranın cafesinde mutlaka bir kadeh şarap bir fincan kahve bir şey içmenizi öneririm, şehrin kalabalığından tamamen uzak güzel bir evin bahçesinde sakince bir şeyler içiyor oluyorsunuz ve çok keyifli oluyor. 

Bilet 20 Euro, içeriden alabilirsiniz. Bilet aldığınızda size QR kodla indirebileceğiniz audioguide linki veriyorlar, mutlaka indirin ve öyle gezin.

Metro: L3 hattı Fontana durağı. 

Palau de la Musica Catalana 

Şehirde Art Nouveau binalar bitmek bilmiyor, Palau de la Musica Catalana da bunların en güzellerinden biri. 1905-1908 yılları arasında yapılan bu bina, adı üzerinde bir konser salonu. Eğer denk getirebilirseniz içeride klasik müzik dinlemek harika olacaktır – ben uygun bir program bulamamıştım çünkü biletler hep önceden tükenmişti. Konser için gitmeseniz de içini gezebiliyorsunuz.

Passeig de Gracia 

Şehrin lüks caddesi, Gaudi evlerinden en turistik olan ikisinin yer aldığı, benim şahsen (Gaudi evlerini saymazsak) Nişantaşı Valikonağı Caddesi olarak tanımladığım Passeig de Gracia, mutlaka yolunuzun düşeceği bir cadde. Casa Batllo ve La Pedrera bu cadde üzerinde, birbirlerine de oldukça yakınlar. Ayrıca cadde boyunca birçok mağaza var, alışveriş yapmak istiyorsanız da burayı boydan boya gezebilirsiniz. Ara sokaklarını da dolanmayı ihmal etmeyin. 

Plaça Catalunia 

Plaça Catalunia, Barselona’nın en merkezi yeri diyebiliriz. Bir tarafı şehrin en işlek caddesi olan La Rambla, öbür tarafı da şehrin lüks ve turistik caddesi Passeig de Gracia. Plaça Catalunia tam olarak bu ikisinin ortasında yer alıyor. Metro hattı da ana duraklardan, birçok yere aktarma yapılabiliyor. Hard Rock Cafe de bu meydanda. Özellikle alışveriş yapacaksanız yukarıda da söylediğim gibi buradan başlayıp Passeig de Gracia boyunca yürüyebilirsiniz. Park Güell’e giden otobüs de buradan kalkıyor. 

La Rambla 

Şehrin en işlek ve en turistik caddesi, her köşe başında sokak sanatçılarını, satıcıları görebileceğiniz, hiçbir zaman sakin olmayan bir cadde La Rambla. Cadde boyunca birçok cafe ve bar da bulunuyor, özellikle benim favorim olan ve kaldığım süre boyunca gittiğim Honest Greens burada yer alıyor. Lokal yemekleri bu cadde üzerindeki yerlerde denemenizi önermem, genellikle en turistik yerlerde pahalı ve lezzetsiz yemekler yenir çünkü. Belki caddede oturup bir kadeh sangria içebilirsiniz ama burası gerçekten de bir ‘cadde’ yani öyle oturup izleyecek mimari açıdan çok da bir şey yok (tabii ki etraf çok güzel ama hani Brüksel – Grand Place gibi bir şey düşünmeyin diye diyorum), ama benim gibi günlük hayat seyrini izlemeyi seviyorsanız keyifli olabilir. Bir şekilde buraya yolunuz düşecek zaten, en iyisi burda bir yürüyüş yapın ve bolca fotoğraf çekin. 

Mercat de la Boqueria 

Mercat de la Boqueria, La Rambla’da yer alan kocaman bir pazar. İçinde çeşit çeşit meyveler, deniz ürünleri, tapas, atıştırmalık vs her şeyi bulabilirsiniz. Oturup bir şeyler atıştırmak isterseniz öyle yerler de var ama oturup yiyeceğiniz şeylerin fiyatlarının şehir ortalamasından oldukça yüksek olduğunu da hatırlatayım çünkü şehrin en turistik yerlerinden biri bu pazar. Ben en çok bir külahta jamon iberico ve İspanyol peynirleri alıp pazarda dolanmayı seviyordum. Bir de çok güzel meyve ve meyve suları var gerçekten, insan yemeden edemiyor. 

Şehrin en turistik yerlerinden biri olduğu için tahmin edersiniz ki burası günün her saati oldukça kalabalık. Bazen adım atacak yer olmuyor öyle kalabalık oluyor. Sakince gezmek isterseniz mutlaka sabah saatlerini öneririm, onun dışında da iki tane daha alternatif market önereceğim: San Antonio ve Santa Caterina. İkisi de Boqueria gibi her şeyin olduğu büyük pazar yerleri fakat lokal oldukları için öğleden sonra 2-3 gibi erkenden kapatıyorlar, saatlerine bakıp gitmekte fayda var. 

The World Begins With Every Kiss

Joan Fontcuberta tarafından tasarlanan bu duvar resmi, minik minik fotoğrafların bir araya gelmesinden oluşan bir mozaik. El Periodico gazetesi, okurlarından özgürlük temalı fotoğraflarını göndermelerini istemiş ve bunların seçilip toplanması sonucunda bu mural ortaya çıkmış.

Carrer del Bisbe

Barselona’nın sık sık fotoğraflanan sokaklarından biri olan Carrer del Bisbe’deki bu köprü aslında görüntüsünün aksine 100 yıllık bile değilmiş. 1929 yılında yapılacak olan Barcelona International Exposition için şehrin bazı yerlerinin yenilenmesi kapsamında Neo-Gothic tarzında inşa edilen bu köprü, günümüzde Barri Gothic bölgesinin dikkat çeken ve bolca turist akınına uğrayan mini sokaklarından biri. 

Arc de Triomf – Parc de la Ciutadella 

1888 Barselona Dünya Fuarı için giriş kapısı olarak inşa edilen Arc de Triomf, günümüzde Barselona’nın en popüler şehir park olan Parc de la Ciutadella’nın ana girişi. Güzel ve güneşli bir günde buradan girip, önündeki yolu dümdüz yürüyüp Ciutadella’nın herhangi bir yerinde keyif yapabilirsiniz. İçerilere doğru girerseniz sizi çok güzel ve mini bir göl karşılıyor olacak. Ayrıca park bünyesinde Barselona Hayvanat Bahçesi ve çeşitli müzeler de bulunuyor. Hayvanat Bahçelerine karşıyız, bence bu parkta yapılabilecek en güzel şey kitabınızı kahvenizi/şarabınızı alıp güneş altında yayılıp saatlerce keyif yapmak. Güzel havalarda ve akşama doğru oldukça kalabalık olduğunu tahmin edersiniz, çünkü şehrin ortasında böyle yeşil ve büyük başka bir park yok bildiğim kadarıyla. 

Museu Picasso 

Picasso, Malaga’da doğmuş fakat sanat okuluna Barselona’da gitmiş. Daha çok küçük yaştan o kadar yetenekliymiş ki, Barselona’daki müzesinde henüz 12 yaşında yaptığı resimleri gördüğünüzde Picasso hakında ne kadar az şey bildiğinizi fark ediyorsunuz. Müzenin bulunduğu bölge de bina da çok keyifli, eserler zaten öyle, o yüzden buranın Barselona’ya geldiğinizde gezilecekler listesine mutlaka eklenmesi gerektiğini düşünüyorum. 

Protip: Picasso Müzesi sonrasında buraya 1 dk yürüme mesafesinde olan 3 yer önereceğim (yeme içme rehberinde bunu detaylandıracağım tabii), biri El Xampanyet, diğeri Tapeo, üçüncüsü ise Bubita Sangria Bar. 

Cathedral de Barcelona – La Seu 

Her ne kadar Sagrada Família’nın gölgesinde kalmış olsa da – ki bu tamamen anlaşılabilir bir durum – Barselona’nın Modernizm tarzında inşa edilmeyen, eski bir katedrali var: La Seu olarak da bilinen Barselona Katedrali. 1448 yılından bu yana ayakta olan bu yapı, Gotik tarzda inşa edilmiş ve Barselona’nın o çok sevdiğim eski bölgesi Barri Gothic’de bulunuyor. 

Barceloneta 

Barselona’nın popüler bir bölgesi olan Barceloneta, birçoğumuzun bildiği üzere büyük bir sahil barındırıyor. Sahile yakın birçok restoran ve barı da olan bu bölge, hem gezmek için çok keyifli hem de güzel havalarda sahile yayılmak şahane. Buradan alacağınız keyif, hangi mevsimde geldiğinize göre değişecektir ama bahardan itibaren çok keyifli olmaya başlıyor. 

Fundacio Joan Miro 

Barselona’dan çıkan veya yolu geçen dünyaca ünlü sanatçılar listesinin önemli bir üyesi de Joan Miro. 1893-1983 yılları arasında yaşamış olan Miro, ressam olmasıyla birlikte aynı zamanda bir seramik ve heykel sanatçısı. Eserleri sürrealist akıma dahil fakat kendine özgü tarzı ile fovizm ve ekspresyonizm izleri de taşıyor. Fundacio Joan Miro’da sanatçının eserlerini görüp onu daha yakından tanımak mümkün. 

Tepelerden Barselona: Montjuic & Tibidabo

Montjuic 

Eğer Barselona’yı tepelerden izlemek istiyorsanız, teleferik ile Montjuic’e çıkabilirsiniz. ‘Yahudi Dağı’ anlamına gelen Montjuic, zamanında siyasi olaylar yüzünden idam ve hapis olaylarına da şahitlik yapmış. 

Tibidabo 

Barselona’da şehre yukarılardan bakmak için en popüler yerlerden biri olan Tibidabo’da lunapark, kilise ve park bulunuyor. Çok sevilen bir aktivite aslında ama ben Barselona şehir merkezinden ayrılmayı şiddetle reddettiğim için hiç buralara çıkıp şehre tepeden bakayım gibi aktivitelere girişmedim. Siz beni boşverin, eğer vakiniz varsa çıkın görün bakalım oralardan Barselona nasıl görünüyor. 

Barselona’dan Figueres’e 

Eğer Barselona’ya ilk gidişiniz değilse veya kalacak bolca zamanınız varsa, Katalan bölgesinin küçük bir şehri olan Figueres’e günübirlik bir gezi gerçekleştirebilirsiniz. Figueres’i niye göreyim derseniz, buraya insanların akın etmesinin en büyük hatta belki de tek sebebi Salvador Dali’nin burada doğmuş olması ve şehirde dev bir Dali Theatre Museum bulunması. Müzenin bulunduğu bina, şehrin tiyatrosuymuş ve İspanya İç Savaşı sırasında bombalanarak çok zarar görmüş. Sonrasında Dali, kendi şehrine bir müze yapmak istemiş ve burayı seçerek dekorasyonundan koleksiyonlarına her şeyi ile tek tek ilgilenerek kendi müzesini kendi oluşturmuş. Gerçekten Dali’nin beyninde geziyor gibi oluyorsunuz, müzedeki her detay son derece ilginç, o yüzden sadece resimlere bakıp geçmemek, görebildiğiniz her şeyi incelemek lazım. Müzenin kendisi bir sergiden öte bir deneyim gibi. 

Müzeye gitmeden önce internetten biletlerinizi almanızı öneririm, ne zaman ne kadar dolu olacağı belli olmayabiliyor. Ayrıca Dali House Museum ve Dali Theatre Museum farklı yerler, biri Dali’nin 1930-1982 yılları arasında yaşadığı evi ve Girona’da, diğeri ise benim de ziyaret ettiğim ve bu başlığın konusu olan Dali Theatre Museum. 

Barselona’dan Figueres’e gitmek için araba kiralayabilirsiniz, yol yaklaşık iki saat sürüyor. Tren ile de gitmeniz mümkün, hızlı trenle bir, normal trenle iki saat kadar gittikten sonra Figueres’e varıyorsunuz. Tren istasyonu ve müze arası 1-1.5 kilometre kadar. 

Kısa kısa 

  • Barselona, her mevsim gezilebilecek, rengarenk ve keyifli bir şehir. 
  • Gaudi, şehrin mimarı. Mutlaka bir veya birkaç yapısını gezip görmek gerek.
  • Yemekleri, özellikle deniz ürünleri harika. 
  • Şehir çok turistik olmasına rağmen öyle çok pahalı değil, hatta asgari ücret Avrupa’nın birçok yerine kıyasla düşük olduğu için fiyatlar da bu skalada. 
  • Şehir merkezlerine zaafım olduğu için ben Parc Güell dışında şehirden öyle yürünmeyecek yerlere pek de gitmedim, siz eğer gitmek isterseniz ulaşım oldukça rahat. 
  • Picasso ve Joan Miro, şehrin en ünlü sanatçılarından ve ikisinin de şehirde birer müzesi bulunuyor. 
  • Sagrada Familia’nın içini gezmeyin diyenlere aldırmayın ve mutlaka önceden bilet alarak içini de gezin. 
  • Eğer günübirlik bir yerlere gitmek isterseniz Figueres’e gidebilir, Dali Müzesi’ni gezebilirsiniz. 
  • Hava güzelse mutlaka Parc de la Ciutadella’da benim için de keyif yapın.

Barselona yeme içme rehberi de yolda, bolca story ve bilgi için Instagram’da buluşalım. 

Bir Cevap Yazın