Atina, ilginç bir şehir. Gezerken ara ara felsefenin, demokrasinin, tiyatronun doğduğu yerde olduğumu düşündükçe kendimi bir tuhaf hissediyordum her seferinde. Bu benim Atina’ya gitmeye üçüncü niyetlenişimdi aslında, pandemide ilk iptal olan seyahatim olması sebebiyle de bayadır aklımda kalan bir şehirdi.
Şehirde doğan düşünceler bir yana (onlar zaten yeterince ilginç) şehrin dokusu da enteresan. Avrupa şehrindesiniz ama değilsiniz, Türkiye’de gibisiniz ama değilsiniz, aslında şöyle tanımlayabilirim: biraz İstanbul (gittiğimiz yerleri kendi ülkemize benzetmeyi elbet severiz), biraz yazlık yer (Kaş, Kalkan belki) biraz da Avrupa. Bu üç farklı ögeyi bir arada görebileceğiniz bir şehir Atina. Bir sokağa dönüyorsunuz ve mosmor begonviller karşılıyor sizi, biraz ileri gidiyorsunuz tepeden Acropolis görünüyor, sonra bir meydana geliyorsunuz ve Avrupa’dasınız. Aynı gün içinde birçok yerde olabileceğiniz bir şehir Atina.

Birçok yönden Türkiye’ye benzemesiyle, herhangi bir Türk turistin orada kendini yabancı hissetmeyeceğine eminim neredeyse. Ege kültürü sonuçta, bizden. Yemekleri, insanları, kültürleri bize oldukça benziyor. ‘Türkleri sevmiyorlar’ meselesi de biraz mit aslında, bulunduğumuz süre boyunca hiç de öyle bir şeyle karşılaşmadık, herkes gayet güleryüzlü ve kibardı.
Bu arada güncel bir bilgi de vereyim: Avrupa’daki çoğu ülkede covid19 kısıtlamaları kaldırılmış durumda. Yunanistan’a girişte de Türkiye’ye dönüşte de sizden herhangi bir PCR testi veya aşı belgesi istemiyorlar. Sokakta maske takmak zorunlu değil, iç mekanlarda da neredeyse hiçbir yerde böyle bir kural yok. Toplu taşımada maske zorunluluğu devam ediyordu ben gittiğimde, orada herkes uyuyor bu kurala. Aynı şekilde marketlerde de maske takmayan pek yoktu, bilginiz olsun.
İçindekiler
İstanbul’dan uçuş süresi+ Havaalanından şehre ulaşım
İstanbul’dan Atina o kadar yakın ki, bir saat on beş dakikalık bir uçuşla Atina’ya varıyorsunuz. Biz ilk indiğimizde uçuş süresinin kısalığı nedeniyle bir süre yurt dışına çıktığımızı algılayamadık bile, o derece yakın. Hem Pegasus’un hem de THY’nin Atina uçuşları mevcut.
Havaalanından şehre metro ile ulaşabiliyorsunuz, tek yön 9 euro. Metro için biraz yürümeniz gerekiyor (ama çok da değil yani belki beş dakika) zaten oklar sizi yönlendiriyor. Tren biletinizi otomatik makinelerden alabilirsiniz. Biz hem gidiş hem dönüş metroyu tercih ettik.
Bir başka seçenek de otobüs, X95 otobüsü sizi direkt olarak Syntagma Meydanı’na (ana meydan) götürüyor. Ücreti 6 euro, şehir merkezine ulaşması da yaklaşık bir saat kadar sürüyor.
Taksi ise birden çok kişiyseniz mantıklı bir seçenek olabilir, 40-50 euro arası tutuyormuş şehir merkezine. Ama Atina’da taksi çok da önerilmiyor birkaç yerden okuduğuma göre, siz binmeden fiyat alın en iyisi.
Birkaç yazımı okuduysanız benim Bolt sevdalısı olduğumu bilirsiniz, taksiden daha pratik, ucuz ve kullanması çok rahat, Uber’in daha da kolayı bence. Ama kötü haber, Yunanistan’da Bolt yok.
Şehir içinde ulaşım
Şehir içinde en rahat ulaşım aracı metro, ama aslında gezilecek yerlerin çoğu birbirine yürüme mesafesinde. Bir de şehirde yürümek çok keyifli, özellikle mutlaka gece de yürüyün. Yine de metroyu veya otobüsleri kullanacağınız zamanlar olacaktır. 5 günlük sınırsız toplu taşıma bileti 8.20 euro, metro istasyonlarından alabiliyorsunuz biletleri.
Atina’ya ne zaman gidilir- Atina’da yaz
Atina’nın havasını Türkiye gibi düşünürsek, aslında tabii ki gezmek için en uygun zaman bahar ayları. Biz mayıs sonu haziran başı gittiğimizde hava komple açıktı ve 30-35 derecelerdeydi sıcaklık. Yaz geceleri her yerde olduğu gibi burada da harika oluyor hava güzel olduğu zaman, ama 35 derecede Acropolis’e tırmanmak epey zorlayıcı. Yine de bence haziranda da gayet güzel gezilebilir, temmuz ağustos aylarında daha da ısındığı için yazın gidecekseniz haziran diyorum ben.

Atina’da konaklama
Atina’da konaklama, birçok Avrupa şehrine göre çok daha uygun fiyatlı. Zaten Atina genel olarak diğer şehirlerin yanında bayağı ucuz kalıyor. Gecelik ortalama fiyatları 60 euro gibi düşünebilirsiniz, tabii ki çok daha pahalı veya daha ucuzu vardır ama bu dediğim fiyat, her yere yürüyerek ulaşabileceğiniz mutfaklı bir airbnb dairesi fiyatı. Mevsimsel olarak fiyatların değişebileceği de aklınızda olsun, bu bahsettiğim haziran ayı için bizim ödediğimiz fiyattı.
Biz iki farklı evde kaldık (arada Santorini vardı ve döndüğümüzde ilk ev müsait olmayacaktı).
Şu kaldığımız ilk ev, ben burayı lokasyon olarak aşırı sevdim. Direkt olarak şehrin ortasındasınız ve benim listemdeki bütün barlar buraya yürüyerek 2 dakika falandı. Olanak olarak da iki kişi için gayet yeterli, temiz ve küçük bir daire. Sadece bulunduğu sokak mekan dolu olduğu için biraz gürültülü, seste uyuyamıyorsanız kulak tıkacı götürmenizde fayda var.
Bu da ikinci kaldığımız ev, bunun olanakları diğerine göre daha iyiydi, özellikle mutfak ekipmanı. Bunun da tek sorunu aslında giriş katı olması ve direkt sokağa bakması, o yüzden kepenkleri sürekli kapalı tutmak gerekiyordu.


Özet olarak iki ev de fena sayılmazdı, siz bakın kendiniz karar verirsiniz, bir ihtimal kenarda dursun bunlar da.
Atina’da konaklama için bölge olarak Monastiraki- Psirri civarları ilk seçenek olabilir, hem çok canlı hem de her yere yürüyebilirsiniz.
Atina’da ne kadar kalınır?
Atina’da ne kadar kalınır sorusunun cevabı her şehirde olduğu gibi göreceli bence ama ortalama 4-5 günde birçok yeri gezebilirsiniz. Hızlı bir turistik gezi için üç gün de yeter aslında, ama ben o tarz hızlandırılmış gezileri pek sevmediğim için vaktiniz varsa rahat rahat gezmek adına 5 gün kalmak keyifli olur, daha fazlasına pek de gerek yok eğer fazladan vaktiniz varsa bir ada seyahati veya Selanik ekleyebilirsiniz. Özetle, hızlı gezeceğim derseniz üç gün, ben keyifle gezeceğim acele etmek istemiyorum derseniz beş gün.

Atina pahalı mı? Atina Bütçesi
Seyahat boyunca da sizlerle paylaştığım ve yukarıda da yazdığım gibi, Atina pahalı bir şehir değil. Avrupa şehirlerine göre oldukça ucuz çoğu şey. Hatta öyle durumlar oluyordu ki euronun şu anki durumuna rağmen fiyatları Türk lirasına çevirdiğimizde bile Türkiye’den yer yer ucuzdu, öyle diyeyim. Atina bütçesi ile ilgili bir reel paylaşmıştım, aşağıdan bakabilirsiniz.
Ortalama Atina Fiyatları
- Konaklama: iki kişi gecelik ortalama 60 euro
- 2-3 kişilik ouzolu, bol mezeli akşam yemeği: 50 euro
- Frappe veya freddo espresso: 2-4 euro
- Kahvaltı: 10 euro
- Acropolis: 20 euro
- Gyros (Yunanistan usulü döner, ben sevdim): 3-4 euro
- Bira: 3-5 euro
- Kokteyl: 10-15 euro
- 5 günlük toplu taşıma: 8.20 euro
Atina’yı sevdik mi?
Bu sorunun gayet net bir cevabı var, evet Atina’yı çok sevdik. Dediğim gibi farklı dokuları bir arada görmenin mümkün olduğu bir şehir ve de canlı atmosferi ile size kendini sevdiriyor. Bu arada gerçekten de epey canlı, saat kaçta çıkarsanız çıkın her yer oldukça kalabalık ve Avrupa genelindeki (büyük şehirler dışında) sakinlik burada yok, bu da benim bir şehri sevmemi sağlayan önemli faktörlerden oluyor, ne yapalım hareket seviyorum.
Son olarak: Atina güvenli bir şehir mi?
Atina’nın güvenli olup olmadığı ile ilgili araştırma yaparken hızsızlığın çok olduğunu ve çok da güvenli bir şehir olmadığını okumuştum fakat biz epey de uzun kalmamıza, geceleri yürüyüşlere çıkmamıza, her saat hem kalabalık hem ıssız yerlerde dolanmamıza rağmen başımıza olumsuz bir şey gelmedi. Paris güvensizliğinde değil bence, zaten turistik yerlerde eşyalarınıza sahip çıkarsınız yani çantanız açık falan gezmezsiniz diye düşünüyorum.
Yine de ‘gitmeseniz iyi olur’ denilen yerleri ben paylaşayım: Omonia (burayı Tarlabaşı gibi düşünün, bana araştırırken tam bir Tarlabaşı izlenimi verdi ama biz buraya gittik bu arada, çünkü ben pastane peşindeydim ve tam burdaydı), Vathi, Kolokotroni Meydanı, Exarcheia (burasıyla ilgili değişik düşünceler var, hani biraz alternatif bir yerleşim yeri gibi, gitmedik ama araştırmalarım sonucu bana Berlin izlenimi verdi).


Atina Bölgeleri
Monastiraki
Monastiraki’yi Taksim gibi düşünebilirsiniz (ben de amma İstanbul referansı verdim şehirle ilgili, ne yapayım benzettim). Birçok şeyin ortası gibi burası. Aynı zamanda Monastiraki metrosunun da birçok hat ile bağlantısı var.

Psirri
Psirri, şehrin yine ortası, Monastiraki’nin biraz üstü. Şehrin en güzel barları bu civarda. Bizim konakladığımız ilk ev buradaydı, lokasyon olarak kesinlikle tavsiye ederim.


Omonia
Omonia ve Omonia Meydanı civarı pek de güvenli sayılmayan yerlerden. Yukarıda da anlattım biz pastane peşinde buraya gittik bir gün, gündüz 11-12 civarıydı. Çok garip şeyler gördüm diyemem ama ne kullandığı belli olmayan 1-2 insan gördük yine o saatlerde bile, gece durum biraz daha korkutucu olabilir aklınızda olsun.
Plaka
Plaka da yine şehrin merkezi, Atina’nın Kaş-Kalkan bölgesi benim deyimimle. Beyaz taş evler, rengarenk yaz çiçekleri falan görsel olarak harika bir yer. Buralarda bol bol gezip fotoğraf çekmek isteyeceksiniz. Özellikle bu bölgenin içinde minik bir kısım olan Anafiotika, tam da bu güzel evlerin bulunduğu bölge.


Acropoli
Plaka’nın hemen altı, Acropolis’in ve Acropolis Müzesi’nin bulunduğu bölge, bizim ikinci konakladığımız yerdi. Dediğim gibi şehrin bölgeleri aşırı büyük değil ve hepsi birbirine yakın, o yüzden burada da kalsanız birçok yere yürüyebilirsiniz.
Kerameikos- Gazi: gece hayatı
Gece hayatının son zamanlarda en canlı olduğu yer burasıymış, ama gün içinde öylesine gitmeyin çünkü neden geldim ben buraya, burada bir şey yok ki diyebilirsiniz. Gideceğiniz yeri belirleyip o şekilde gitmek daha mantıklı, çünkü turistik bir bölge değil.
Kolonaki
Kolonaki şehrin bir tık lüks bir yerleşim bölgesi. Design shoplar, lüks markalar falan buralarda genellikle. Evet aynen Nişantaşı gibi, tabii ki İstanbul’a benzetecektim.
Exarchia
Buradan az önce de bahsetmiştim, şehrin biraz ‘asi’ bölgelerinden, yine mekan belirleyip giderseniz daha mantıklı olur.
Atina- Gezilecek yerler
Acropolis
Atina deyince her yerde şehrin simgesi olarak karşınıza Acropolis çıkacağı için ve burayı görmeden dönmek, Paris’e ilk kez gidip Eiffel’i görmemek gibi olacağı için Acropolis, gezilecek yerler listenizin en başında yer almalı.

Yunancada ‘acron’ – en yüksek nokta ve ‘polis’ – şehir kelimelerinden türemiş bir sözcük. Milattan önce 5. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiş.
Şehrin tepesinde, deniz seviyesinden 150 metre yükseklikte bulunuyor. Acropolis alanın tamamının adı, göreceğiniz başlıca yapılar ise şunlar:
- Parthenon (alandaki en büyük yapı)
- Propylaia (ana girişi burası)
- Erectheion
- Temple of Athena Nike (burayı gözden kaçırmak mümkün, girişte nispeten küçük bir tapınak)

Giriş ücreti 20 euro, indirimli 10. Tepelere çıkmak göründüğü kadar zor değil, sıcak bir günde yorucu tabii ama o kadar yüksekliğe beklediğinizden daha kolay ulaşıyorsunuz.
Gezmeden önce mutlaka aklınızda olsun:
- Terlik veya sandalet ile gitmeyin. Yürüme yolları kayıyor, o yüzden spor ayakkabı dışında bir şeyle gitmek epey rahatsız edici olacaktır zaten tırmanıyorsunuz, bir de yazın tepenizde güneş, üstüne bir de kayarsanız çok sinir bozucu bir deneyim olabilir.
- Yanınızda mutlaka su götürün, özellikle yazın gidiyorsanız. Girişten hemen önce minik bir büfe var su ve limonatayı 5 euroya satıyor, biz içeride yürürken sıcaktan mahvoluruz diye buzlu bir limonata alalım dedik, içeri su dışında içecek sokmuyorlarmış 5 euro verdiğimiz dandik limonatamızı bitirip girmek zorunda kaldık…. Büfeden bir şey almanız pek tavsiye edilmez, gelirken de soğuk suyunuzu getirin özetle.
Yaz aylarında 08.00-20.00 arası açık, inanılmaz bir sıra olduğu söylentileri var ortada ama biz gittiğimizde önümüzde bir (1) kişi vardı. Yine de haziran başı tam sezon değil, sıra diyorlarsa vardır, siz sabah erkenden gidin. Bir de buranın bir başka girişi daha var, oradan da girebiliyormuşsunuz ama biz bulamadık, kime sorsak bizi ana girişe yönlendirdiler. Bulursanız affetmeyin.

Şehirde kaldığınız süre boyunca her yerden Acropolis çıkmasına da hazır olun, şehrin birçok yerinden görünüyor. ‘Acropolis manzaralı bar’ teması da şehirde bir hayli tutuluyor özellikle biz turistler tarafından, fiyatlar da uçuk değil, bu barların birinde Acropolis’e karşı birer kadeh bir şey içmeyi ihmal etmeyin.
The Ancient Agora (Atina Agorası)
Agora, ‘halkın toplandığı alan’ gibi bir anlama geliyor. Antik çağlarda sosyal, dini, ticari ve politik birçok şey bu alanlarda yaşanıyormuş. İÖ altıncı yüzyılda inşa edilen Atina Agorası da dediğim gibi şehirdeki birçok şeyin kalbiymiş zamanında, özellikle politik çoğu şey burada dönüyormuş, şehrin de bayağı tam ortasında bulunuyor. Hatta öyle ki buranın yakınındaki restoranlardan birinde tuvalete indim, orada bile arkeolojik kalıntılar var, üzerini camla kapatmışlar. Şehrin her yerinden antik kalıntılar çıkıyor, öyle bir yer Atina.
08.00-20.00 saatleri arasında ziyaret edebiliyorsunuz. Giriş 9 euro.
Hemen yanında Stoa of Attalos var, aslında İÖ ikinci yüzyılda inşa edilmiş ama 1956 yılında American School of Classical Studies tarafından yeniden yapılmış sayılır. Burası da müze olarak kullanılıyor.
Roman Forum
Roman Forum ise Atina Agorası gibi bir alan, buranın ise Atina Agorası’ndan sonra, İÖ birinci yüzyılda inşa edildiği söyleniyor.

09.00- 19.15 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.
Temple of Olympian Zeus
Tanrıların tanrısı Zeus’a adanan bu tapınağın inşasına İÖ altıncı yüzyılda başlanmış fakat tamamlanması, İS ikinci yüzyılda, İmparator Hadrianus zamanında gerçekleşmiş. Yüz dört devasa sütun ile zamanının en büyük yapılarındanmış fakat 267 yılındaki bir saldırıdan sonra yapı zarar görmüş ve hiçbir zaman eski haline döndürülmemiş.
08.00-15.00 arası ziyarete açık, giriş 12 euro.
Panathenaic Stadium
Tamamen mermerden yapılmış olan dünyadaki tek stadyum olmasının yanı sıra, buranın bir diğer özelliği de 1896 yılında Olimpiyatların ilk kez burada yapılmış olması. Yapımı İÖ 330 yılına dayanıyor, Olimpiyatlardan önce yenilenmiş tabii. Dışarıdan çevresini de gezebilirsiniz, isterseniz bilet alıp alanı da gezebilirsiniz.

Müzeler
Ulusal Arkeoloji Müzesi
Ulusal Arkeoloji Müzesi, bu alanda gezebileceğiniz en iyi müze olabilir, Atina’ya gitmişken de kaçırılmaması gereken müzelerden. Tarih öncesi dönemden geç antik döneme kadar birçok eser barındıran müze oldukça büyük. Bu müzeyi gezmeyi planladığınız gün başka müze koymamak iyi bir fikir olabilir, ortalama 3-4 saatinizi buraya ayırabilirsiniz.

Buraya gitmek için de Omonia veya Victoria metro duraklarından birinde inip biraz yürümeniz gerekiyor.
Giriş 10 euro, 18 yaş altı ücretsiz.
Ziyaret saatleri:
- Salıdan cumaya 09.00-20.00
- Pazartesi 13.00- 20.00
- Cumartesi ve pazar 09.00- 16.00
Acropolis Müzesi
Acropolis’ten çıkarılan kalıntılar ve eserler, bu müzede sergileniyor. Yine Atina’nın mutlaka ziyaret edilmesi gereken müzelerinden biri. Buranın bir de terası var, Acropolis manzarasına karşı bir kadeh bir şey içmeyi ihmal etmeyin.


Giriş 10 euro.

Ziyaret saatleri:
- Pazartesi 09.00- 16.00
- Salı- Çarşamba- Perşembe: 08.00-20.00
- Cuma: 08.00-22.00
- Ctsi- pazar: 08.00-20.00
Basil&Elise Goulandris Foundation
Burası Atina’daki müzeler diye araştırdığınızda en başta çıkmayan, ama müzede çalışan kızın dediğine göre yeni yeni popülerleşen bir müze, çünkü koleksiyon ziyarete açılalı çok da olmamış. Bu arada bence en başlarda mutlaka çıkmalı, çünkü bir süredir gezdiğim en iyi müzeydi diyebilirim. Çok büyük değil, gezmesi rahat, audioguide var ve çok büyük olmadığı için sindire sindire geziyorsunuz. Avrupa sanatı ve Yunan sanatı üzerine o kadar güzel ve sade bir koleksiyonu var ki, Picasso’dan, Van Gogh’dan, Kandinsky’den, Degas’dan Klee’den ve birçok ünlü sanatçıdan eserler görmeniz mümkün, buraya gidiniz, es geçmeyiniz.


Salıları kapalı, cuma 10.00-20.00 arası açık, diğer günler ise 10.00- 18.00 arası açık.
National Gallery ve Benaki Museum gitmeye fırsat bulamadığımız müzelerden oldu, burada dursun ki siz belki listenize eklersiniz.
Atina Gezilecek Yerler- Diğerleri
National Garden
Gittiğim şehirlerin parklarında gezmeyi, kahvemi biramı kitabımı bir şeyimi alıp oturup zaman geçirmeyi çok severim. Atina’da da öyle oldu, biraz doğa havası almak isterseniz mutlaka buraya yarım gününüzü ayırın, alın şarabınızı meyvenizi keyif yapın.


Syntagma Meydanı
Şehrin ortası olan Syntagma Meydanı, 1934 yılından beri Yunan Parlementosu’na ev sahipliği yapan Old Royal Palace’ın önünde yer alıyor. Şehrin en önemli meydanı olduğu için de etrafı bayağı canlı ve kalabalık. Kaybolursanız burayı baz alabilirsiniz.

Ermou
Ermou, dükkanların ve cafelerin olduğu uzun bir cadde, bir tarafı Monastiraki bir tarafı Psirri. Buradan yolunuz mutlaka geçecek, hatta kalacağınız yerin de buraya yakın olması süper bir avantaj olabilir çünkü burası her yere yakın neredeyse. Bir de burada bir yerlerde taze hindistan cevizi satıyorlardı sokakta dilim dilim, ilginç bulmuştum kendime not olarak dursun. Çok severim bu arada, kendim alıp kırıp yemişliğim çoktur, ama Atina’da sokak lezzeti olarak karşıma çıkması ilginç geldi.
Athens Flea Market
Monastiraki metrosunun çıkışında olan bu pazar aslında iki parçadan oluşuyor, biri bir sokak şeklinde, bir dolu hediyelik, ıvır zıvır magnet vs satılan dükkanlar, diğer kısmı da bildiğimiz antika pazarı. Benim antikaya pek bir ilgim yok (sadece fincan ve gümüş çatal kaşık çok severim) ama gittiğim yerlerde böyle pazarları gezmek hoşuma gidiyor, siz de ilginizi çekse de çekmese de şöyle bir uğramadan geçmeyin.




İşte böyle, Atina’da biz çok keyifli bir seyahat geçirdik, şehri çok sevdik, tarihinden çok etkilendik. Yeme içme rehberine de bekleriz!