Bir seyahatin en önemli kısımlarından biri (en önemli kısmı diyerek kendimi ele vermek istemediğim için yumuşatıyorum) o seyahatin yeme içme kısmıdır. Ve yine kendi bakış açımdan konuşacağım, bir şehrin veya ülkenin lezzetleri hakkında bir fikriniz yoksa o seyahat tamamlanmış sayılmaz. Türkiye’ye gelmişsiniz rakı denememişsiniz mesela, öyle düşünün. Yeme içme konusunda ne kadar hassas olduğum hakkında size sayfa sayfa makale yazabilecek de olsam tabii uzatmadan asıl konuya dönüyoruz. Asıl konumuz Tiflis ve Gürcü mutfağı. Öncesinde Tiflis Gezi Rehberi’ni okumak isterseniz sizi şöyle alalım, biz Tiflis yeme içme rehberi ile devam edeceğiz.
Gürcü mutfağı ile ilgili yaptığım araştırmalar sonucunda (her ülke mutfağında olduğu gibi) Gürcü mutfağının komşu ülkelerden etkilendiğini gözlemledim. Bu komşu ülkelerden biri de Türkiye tabii. Türk mutfağına benzer şeyler de denedik bolca. Kimini sevdik, kimini sevmedik. Hepsini anlatacağım hiç merak etmeyin.
Birkaç yerel yemek
Khachapuri


İlk olarak favorimle başlamak istiyorum: peynirli pide. Bildiğimiz açık Karadeniz pidesi gibi, bol peynirli, üzerine bir parça tereyağı, bir de yumurta sarısı koyuyorlar. Kendilerine özgü sulguni diye bir peynirden yapıyorlarmış, gerçekten çok lezzetli bir peynir. Şimdi bu çok lezzetli bir şey de olsa farklı versiyonları var, mesela kapalı olanın adı imeruli khachapuri, ve hafif dandik bir şey, yani dandik değil de bazlama tost gibi bir şey desem daha iyi açıklarım sanırım. Siz açık olanını deneyin bence. Onun adı da khachapuri adjaruli. Ama bunu denemeden dönmeyin hakikaten güzel bir şey.
Khinkali
Bu da bir diğer çok ünlü yemek, dev mantı bohçaları. Biz bunu pek sevmedik açıkçası. Yediğimiz yerden dolayı da olabilir, mantı gibi düşünüp sos aradığımız için de olabilir, ama sonuçta hiçbir şey olmasa da bir şeyler oldu ve biz bunu sevemedik. Hamurun kıvrıldığı yer çok hamur hamur, içi de sulu epey. Bir de bu elle yenen bir şeymiş o kadar sulu şeyi nasıl elle yiyorlar pek anlayamadım. Neyse, siz tabii ki deneyin yani sevip sevmemek size kalmış, yerel yemek sonuçta.

Yine de not düşmek isterim, Rustaveli üzerindeki Khinkali House’dan denemeyin, gördüğüm en acayip yerlerden biriydi. İçerisi pavyon mu desem kebapçı mı desem öyle tuhaf ve devasa ki yani orada güzel yemek yapılacağı ihtimalini düşünemiyor insan, Google puanı acayip yüksek ve yolumuzun üzerindeydi biz o yüzden bir şans vermek istedik. Bu arada sadece Khinkali denedik, başka yemekler de yapıyorlar onlar nasıldır bilemem. Ben yine de uyarımı yapayım, sonra gidip de beğenmezseniz Elvan bizi uyarmadı demeyin.
Syrniki- Rus pankeki

Bu Syrniki beni aşırı meraklandırmıştı nedense, pankeki zaten çok severim peyniri de ayrı bir severim bir arada mükemmel olacaklarına dair bir inancım vardı. Fakat maalesef çok övemeyeceğim, yani güzel bir şey ama tam pankek gibi beklemeyin, yoksa hayal kırıklığı olabilir. Bolca peynir tadı geliyor, yani biraz kızarmış peynir havasında mı desem ne desem pankekten çok. Bence bunun balda veya akçaağaç şurubunda yüzdürerek servis edilmesi gerekiyor, ancak öyle olur gibi. Özetle kötü değil ama bildiğimiz pankek gibi bir şey beklemeyin. Cafe Hurma’da denedik biz bunu, anlatacağım mekanları ayrıca.
GÜNCEL EDİT: Syrnikiyi Ukrayna’da denedikten sonra bayağı bir sevdim, hatta orada kaldığım süre boyunca ‘ee syrniki yok mu’ modundaydım sürekli. Dediğim gibi bunun olayı şekerli, reçelli falan yenmesiymiş; Cafe Hurma’daki pek sarmamış beni.
Diğer lokal yemekler
Bizim deneyemediğimiz ama araştırırken karşıma çıkan birkaç yerel yemek: lobio (fasulye ezmesi çorbası gibi bir şey), chakapuli (güveç tarzı tavuklu veya etli bir yemek), badrijani nigvzit (patlıcanlı cevizli bir yemek), mtsvadi (şiş kebap), pkhali (bunu da meze tabaklarına falan koyuyorlar bunu yedik; ıspanak, ceviz ve sarımsak ezmesi- evet gerçekten her şeyi ezmeyi seviyorlar).
Bana içkilerden bahset diyorsanız
Tabii ki size içkilerden bahsedeceğim, ayıpsınız. Lokal biramız burada Argo, marketlerde her yerde bulabilirsiniz. Bir de chacha diye bir içkileri var, yüzde kırk ve atmış beş arasında alkol oranına sahip bu içki üzümden yapılıyor, aslında bir çeşit grappa gibi düşünebilirsiniz, brandy diye geçiyormuş. Biz bunu shot değil de kokteylin içinde denedik.


Bir de jujuna diye bir içkileri var, bildiğimiz orta kalite köpüklü şarap. Ben buna çok sardım, Fabrika’daki barlardan birinde (Tone) bunun içine bir ton orman meyvesi doldurup servis ediyorlardı serin serin iyi gidiyordu geceleri.
Şarap meselesi
Şarap meselesi biraz detaylı, o yüzden buna ayrıca başlık açıyoruz. Gürcistan’nın bulunduğu topraklar, şarabın ilk yapılmaya başlandığı yermiş. Gürcüler bununla çok övünüyor haliyle. Eve kalabalık misafir davet etmek ve onlara booolca şarap ikram etmek, sarhoş edene kadar içirmek adettenmiş, misafirperverlik göstergesi sayılıyormuş. Tiflis Gezi Rehberi’nde de bahsettiğim gibi şehrin simgelerinden olan Kartlis Deda’nın da bir elinde şarap kadehi öbür elinde kılıç var, yani dostlara şarap kavramı burada gerçekten bir kültür- ne güzel kültür değil mi, bayılıyorum böyle kalabalık sofra kültürüne.

En ünlü şarap bölgesi ve en yaygın üzümler
Gürcistan’da beş yüze yakın üzüm türü varmış ve en ünlü şarap bölgesi Kakheti’ymiş. Üretilen üzümlerin yüzde yetmiş beşe yakın oranı beyaz, yüzde yirmi beşi ise kırmızıymış- ben normalde kırmızı şarap çok severim ama burada o kadar çok beyaz şarap içtim ki artık onu da seviyorum. En yaygın üzümleri ise rkatsiteli (beyaz) ve saperavi’ymiş (kırmızı). Bir de kisi var onu da sık sık duyabilirsiniz, o da bu üzümler kadar biliniyor ve Kakheti bölgesine ait.
Amber Wine

Gürcistan’da kırmızı, beyaz ve rosé şarabın dışında bizim pek bilmediğimiz bir şarap daha var: turuncu şarap. Orange veya amber wine olarak geçiyor adı. Bu turuncu şarap da aslında beyaz şarap üzümünden yapılıyormuş fakat fermantasyonunda ve olgunlaştırılmasında farklı bir yöntem kullanıldığı için rengi turuncu oluyormuş. Tadı nasıl derseniz, epey buruk bir tadı olduğunu söyleyebilirim. Tadının böyle olmasının sebebi ise ‘tanen’ denilen şey: tanen üzümün kabuğunda, sapında ve çekirdeğinde ve bulunan ve buruk, damak kurutan tadı sağlayan bir bileşen. Kisi üzümünden yapılan turuncu şarabı deneyebilirsiniz, özellikle Gürcü yemekleri ile bu şarabın çok iyi gittiğini söylüyorlar.
Şarap Tadımı
Buralara kadar gelmişken şarap tadımı yapmadan döneceğimizi düşünmemiştik tabii ki. Şarap tadımı yapabileceğiniz birçok yer var, gitmeden önce ben Airbnb’den bir tadım ayarlamıştım, storylerde gördüyseniz çok da beğenmediğimden bahsetmiştim ama sonra giderek güzelleşti (şarabın etkisiyle olabilir mi acaba…) şaka bir yana neden beğenmediğimi ve neden beğendiğimi anlatayım biraz.

Biz yeri ararken biraz kaybolduk ve beş dakika kadar geç kaldık, ama tabii ki önceden rezervasyon yaptırdığımız için kişi sayısını bilerek ayarlıyorlar böyle şeyleri. Gittiğimizde o kadar sıkışık bir oturma düzeni vardı ki yani pandemiyi geçtim normalde bile rahatsız olursunuz o derece, hadi siz de şuraya sıkışın gibi bir şey oldu. Neyse oturduk, önümüzde peynirler kadehler falan, şarap tarihi anlatılmaya başlandı ve dışarısı 37 derece. Şarap tarihi ile başlamaları güzel fakaaat insanlar (biz de dahil) sıkıldı biraz çünkü aslında bunu birer kadeh şarabımızı yudumlayarak yapmalıydık bence. Ayrıca ben mi biraz fazla detaycıyım, yoksa böyle mi olmalı bilmiyorum ben bu tarz etkinliklerde mutlaka bir program bekliyorum. Hangi şarapları deneyeceğimiz, bu şarapların üzümleri, bağları, hangi yemeklerle iyi gideceği, şarap tarihinin anlatılacağı bilgisini, bunun bir özetini falan minik kartlarda bize program olarak verilmeliydi diye düşünüyorum yani şöyle ki ben Bİ DAKKA FOTO ÇEKCEM diye şarap şişelerine uzanmasaydım hangi şarapları denediğimizi bile unutacaktık. Detay, plan, program görmek istiyor benim minik blogger kafam, bir de biliyorsunuz her şeyi not alıp sizle de paylaşmaya çalışıyorum o yüzden ŞARAP DENEDİK diyerek geçemem yani.
Olumlu şeylerden de bahsedeyim, peynir tabağı gayet güzeldi. Gürcü peynirlerini mi sevdim nedir bilmiyorum ama tabaktaki peynirler gerçekten lezzetliydi ve peynir tabağı da dengeliydi, tatlı- tuzlu dengesini ayarlayacak şekilde yapmışlar. Bir beyaz, bir turuncu, iki de kırmızı şarap denedik. Son denediğimiz kırmızı şarabın Vivino puanı 4,5 ve normalde bu kadar yüksek puanlı şarapları bulmak çok da kolay olmayabiliyor. Denediğimiz şarapları da not düşeyim size, sırasıyla: Shumi Winery, Rkatsiteli üzümünden yapılmış beyaz sek şarap. Orgo, yine Rkatsiteli üzümünden ama bu kez yukarıda anlattığım farklı fermantasyon yöntemi nedeniyle amber sek şarap, 2019. Alazani, Saperavi üzümünden yapılmış, kırmızı sek şarap. Ibero, saperavi üzümünden, 2019 kırmızı sek şarap (bunun puanı 4.5). Özet olarak en yaygın iki üzümden yapılmış dört farklı şarap denemiş olduk.
Ayrıca tadımda bir çeşit Gürcü ekmeği ve yağı da vardı, bizim zeytinyağı- ekmek ikilisinin benzeri olarak ayçiçek yağı- ekmek sunuluyormuş buralarda. Hayatında marketten ayçiçek yağı almamış biri olarak tabii ki denedim çünkü yerel bir şey, kaçmaz. Ama yani ne alaka wine tasting ve ayçiçek yağı Gürcü dostlarım, biz size zeytinyağı verelim bence.
Özet olarak fena deneyim değildi, siz okuyun inceleyin kendiniz karar verin linki de bırakayım buraya. Şarap tadımı yapabileceğiniz mekanların da listesini veriyorum, yine onlara da bakarsınız: DADI Wine Bar& Shop, Vino Underground, Royal Wine, 8000 Vintages, Wine Gallery, Wine Factory.
Bir not daha: Eğer Türkiye’ye şarap götürecekseniz marketlerden veya wine tasting yaptığınız yerlerden alabilirsiniz, havaalanındaki şaraplar Euro ile satılıyor haliyle ve en ucuzu 8 Euro idi. Marketlerde 20 liraya bile şarap var. Ayrıca old town turundaki rehberimiz bizi şarap alalım diye Winery Khareba’ya götürmüştü fiyatlar uygun diye, gerçekten de uygundu buraya da bir bakabilirsiniz. Epey geniş bir fiyat aralığında bolca çeşit var. Mesela ben 4.3lük bir şarabı 45 lira gibi bir fiyata almışım farkında olmadan.
Tiflis ve Yeme İçme Mekanları
Mutfak ve şarap kültürü hakkında bir miktar bilgi verdiğime göre şimdi gelelim mekanlara. Açıkçası kaldığımız süre boyunca istediğim kadar mekan deneyemedim, yani o kadar sıcaktı ki bazen planımız olmasına rağmen yarım saat boyunca nereye gitsek diye birbirimizin yüzüne boş boş baktığımız ve sonunda da yine planlayamadığımız anlar oluyordu. Olsun, gittiğimiz yerler çok güzeldi siz de listeye ekleyin derim.
Cafe Littera – akşam yemeği
Hem Tiflis’te en çok beğendiğim, hem de genel olarak çok sevdiğim bir mekan Cafe Littera oldu. Burası benim yaşadığım şehirde olsa sürekli birilerini buraya yemeğe götürürdüm gibi geliyor. Littera’yı Gürcü füzyon mutfak gibi düşünebilirsiniz, yerel şeyleri daha modern dokunuşlarla sunuyorlar. Bahçesi o kadar güzel ki, şehrin ortasında izole bir alanda kocaman bir bahçede yiyorsunuz lezzetli yemeklerinizi. Girişi biraz garip, haritanın sizi götürdüğü yere gittiğinizde herhangi bir tabela yok, bir binanın girişinden dalıyorsunuz, siz de çekinmeden girin çünkü burası değildir heralde dediğiniz yer doğru yer olacak büyük ihtimalle.


Rezervasyon ile çalışıyorlar, biz tabii ki Gürcüce bilmediğimiz ve İngilizce anlaşabileceğimizden emin olmadığımız için aramadık, İnstagramdan mesaj attım öyle rezerve ettik. Kısa sürede geri dönüyorlar.

Ünlü şaraplardan biri olan Kisi- Amber’i burada denedik. Bir de ceviz dolgulu midye denedik of hala yazarken tadı geliyor o kadar güzeldi ki. Yediğimiz ve içtiğimiz her şeyden memnun kaldık, en son Littera diye bir tatlı yedim bol mascarpone ve frambuazlı enfes bir şeydi. Ortam güzel, yemek güzel, garsonlar kibar falan biz sevdik burayı. Hem de şarap tadımında tanıştığımız Kanadalı 50+ arkadaşlarımızla gittik, teyzelerimizin sohbeti de keyifliydi.

Sadece eklemek istiyorum, hesap konusunda bir garipler. Önce hepsini komple alıyoruz dediler, sonra tamam ikiye böleriz dediler, sonra yarısını kart yarısını nakit ödemek istedik öyle olmuyor maalsef falan dediler yani bilmiyorum biz mi anlaşamadık yoksa bu şekilde bir yöntemleri mi var sizin de aklınızda olsun diye not düşüyorum buraya. Ama gidin buraya yani, çok güzeldi her şey.
Adres: 13 Ivane Machabeli St
Lolita – kahvaltı, akşam yemeği, kokteyl


Lolita’ya biz akşam yemeği için gittik ama kahvaltıları da keyifli görünüyor. Chachalı kokteyli de burada içtik. Khachapurisi çok lezzetliydi. Ortamı da çok tatlı, geniş ve ferah. Yine yer bulma sıkıntısıyla karşılaşabilirsiniz akşam saatlerinde giderseniz, sanırım rezervasyon alıyorlar emin değilim, biz direkt gittik. Bir de girişinde photo booth makinesi var biliyorsunuz ben varımı yoğumu onlara yatırabiliyorum, sürekli garsonlardan para bozmalarını isteyip orada bir yarım saat geçirdiğimizi de itiraf edeyim.

Adres: 7 Tamar Chovelidze St
Cafe Stamba
Lolita benzeri bir mekan burası da, zaten çok yakınlar. Stamba Hotel’in içinde yer alıyor, otelin dekorasyonu öyle güzel ki girince bir dolu fotoğraf çekmek isteyebilirsiniz. Cafe Stamba da ferah ve tatlı bir yer, yemekleri konusunda bir şey diyemeyeceğim biz Lolita sonrası birer kokteyl daha içelim diyerek gittik.
Adres: 14, 0108 Merab Kostava St
Fabrika
Otellerden devam edelim, biliyorsunuz biz konaklamamızı da Fabrika’da yaptık. Fabrika’nın avlusunda kahveciler, barlar, bir dolu mekan var. Gündüz kahvaltı için de gece bir şeyler içmek için de gelebilirsiniz, geceleri epey canlı oluyor. Ayrıca hafif dandik khachapuri dediğim kapalı versiyonunu ben burada Tone diye bir mekanda yedim mesela.

Fabrika’nın kendi hazırladığı kahvaltılar da çok övülüyor ama ben sevmedim, kendimi Antalya’da dört yıldızlı bir otelin açık büfesinde gibi hissettim. Yani bilmiyorum siz kahvaltıdan ne bekliyorsunuz, burada hepsi orta kalite peynir salata türevleri, omlet, sosis gibi klasik kahvaltılıklar var. Kahvesi fena değil, restoranın dekorasyonu çok güzel tabii ki. Bence siz Fabrika’ya akşam gelin.
Adres: 8 Egnate Ninoshvili St
Hurma Cafe – kahvaltı
Bir sabah benim syrniki yiyeceğim diye tutturmam üzerine buranın peşine düştük. Bulunduğumuz yere iki küsür kilometre, e yürürüz diyerek çıktık yola. Öyle alakasız bir yerden yürümeyi başardık ki, mini şortlar elbiselerle otoyoldan, sanayi bölgesinden, hurda arabaların olduğu yerlerden, bütün benzinlikçilerin içinden falan geçtik öyle bir yürüyüştü yani. Sonrasında bir de üzerine syrnikiye MEH dedim. Bu anı burada kalsın ki unutulmasın…..


Hurma Cafe normalde gideceğiniz bir yerde değil çünkü o bölgede turistik pek bir şey yok, tatlı bir yerleşim yeri, cafeler barlar falan var. O yüzden bu bölgede konaklamıyorsanız Bolt ile gitmek iyi bir fikir olabilir. İç mekan tatlı, dekorasyon güzel. Birçok sağlıklı seçenek sunuyorlar, biz o kadar alkolün üzerine ikişer üçer ginger shot içip C vitamini depoladık mesela. Çeşitli omletler, tostlar, granola kaseleri falan seveceğiniz şeyleri bulabileceğinizi düşünüyorum. Yine de belirteyim omletleri sıradandı, ben dışarıda omlet beğenmem pek. Genel olarak çok şahane diyemeyecek olsam da bence tatlı bir cafe. Civardaysanız gidilir, bir de syrnikiyi benim kadar merak ediyorsanız da gidilir.
Adres: 21 Petre Melikishvili St
Shavi Lomi- lokal yemek
Shavi Lomi, yerel yemekleri denemek istiyorsanız bence çok güzel bir yer. İçerisi resmen bir babaanne evi, dekorasyonuna bayıldım. Her köşesi ayrı ayrı fotoğraflık. Kocaman bir bahçesi de var. Ayrıca burası Fabrika’ya çok yakın, beş dakika yürüme mesafesinde. Ama bulunduğu yer biraz enteresan, yıkık dökük evlerin arasında, yani ben neredeyim yine acaba hissi yaratabilir.



Adres: 28 Zurab Kvlividze St
Bizim gitmeye zaman bulamadığımız ama araştırdığım ve not aldığım diğer mekanları da yazıyorum, bakarsınız: Salobie Bia (lokal yemek için), Linville (yemek, yine içerisi vintage çok tatlı duruyor), Cafe Leila (vegan resto), Kikliko (kahvaltı), Kikodze (bar), Maria Magdalina (burası çok enteresan ve gizli bir yerde gibiydi, instagramdan bakmıştım), Coffee Lab Georgia (Gürcistan’ın üçüncü dalga kahve kavurucusu, biraz alakasız bir yerde), Racha (lokal yemek).
Kısa kısa
- Mutlaka şarap tadımı yapın. Özellikle amber wine buraya özgü olduğu için denemeden dönmemek iyi bir fikir olabilir.
- Khachapuri, buranın en sevdiğim yiyeceği oldu.
- Khinkali beni hayal kırıklığına uğrattı.
- Fabrika’nın kahvaltısı meh, es geçebilirsiniz.
- Ödeyeceğiniz hesap menüdeki fiyatlarla aynı olmuyor. Menüdeki fiyatlara genellikle KDV dahil edilmiyor, bir de hesaba servis ücreti ekliyorlar o yüzden hesabınız tahmin ettiğinizden yüzde yirmi beş- otuz gibi bir oranla daha yüksek gelebilir, aklınızda olsun.
- Tüm mekanların arasında Cafe Littera en beğendiğim oldu. Tiflis ortalamasından biraz pahalı olsa da değer.
- Havaalanından şarap almak yerine marketlerden veya dükkanlardan şarap almak daha mantıklı.
- En ünlü üzümler rkatsiteli (beyaz) ve saperavi (kırmızı).
Tiflis Gezi Rehberi’ne de bekleriz!