Tiflis, bir süredir listemde olan bir şehirdi. Sonra uzun sayılabilecek Schengen vizeleri aldıktan sonra Avrupa’dan pek uzaklaşamadım bir süre. Sonrasını zaten biliyorsunuz, yurt dışı seyahatlerimiz epey bir sekteye uğradı malum sebeplerle, blogdaki rehberlerimi bir kadeh şarap eşliğinde okuyarak ve duygulanarak belirli bir süre geçirdim…. Şu an inanılmaz heyecanlıyım yeni bir rehber yazıyor olduğum için, gerçekten bundan ne kadar keyif aldığımı size sözcüklerle anlatmak benim için çok zor (burada ağladığım için yayın biraz kesiliyor, seyirci de duygulu).
Heyecanımı bir yana bırakırsak neden Tiflis’e gittiğimi de size biraz anlatayım. Aslında biraz ‘neden gitmeyeyim ki’ gibi bir cevap olacak ama olsun. Bulunduğumuz şartlarda vize işine girişmek istemediğim, ama seyahat etmek için de delirdiğim için biraz vizesiz ülkelerin giriş çıkış şartlarını internetten kurcaladıktan sonra Gürcistan’ın iyi bir seçenek olduğuna karar verdim. Özellikle birçok yerde Tiflis’in son derece canlı ve keyifli bir şehir olduğu anlatılıyordu. Eski Sovyet ülkesi görmeyi de istiyordum zaten, hem de Euro almış başını gidiyor (bunu Euro 3 lira iken de diyorduk çünkü Euro sürekli almış başını gidiyor) Euro kullanmayan bir ülkeye gitmek iyi bir seçenek gibi geldi. Kısaca özetlemek gerekirse Gürcistan hem yakın, hem ülkeye girişi vizesiz, hatta yeni kimlikle giriliyor ve nispeten ucuz. Kulağa iyi bir seçenek gibi geliyor, değil mi?

İçindekiler
Gürcistan’a Giriş, PCR Testi ve Aşı Meselesi
Gürcistan bir süredir turist kabul ediyor haliyle. İki doz aşı olduysanız herhangi bir test yaptırmanız gerekmiyor. Fakat tek doz aşınız varsa veya hiç aşı olmadıysanız, ülkeye girişten maksimum 72 saat öncesinde yapılmış negatif PCR sonucu sunmanız gerekiyor. Türkiye’de yurt dışı için bunu yapan yerlerin listesini burada bulabilirsiniz. Ben Düzen Laboratuvarı’nda yaptırdım Ankara’da. Sonuç için 24 saate çıkar gibi bir süre verdiler ama iki saat içinde mail attılar. Siz yine de şansa bırakıp son gün yaptırmayın, gitmeden iki gün önce yaptırmak bence en mantıklısı.
Şimdiii, işin asıl ilginç kısmına geleceğiz. Ülkeye girdikten sonra üçüncü gün sizden tekrar PCR testi yaptırmanızı istiyorlar (yine aşınız varsa bundan muafsınız). Bu PCR testinin masrafı size ait. Pasaport kontrolünde bunları yaptırabileceğiniz yerlerin bir listesini veriyorlar size. Anladığım kadarıyla test Türk Lirası ile 300 lira civarı. Eğer pozitif çıkarsanız on dört gün boyunca tedavi ve konaklama masraflarının size ait olduğunu ülkeye girerken kabul etmiş oluyorsunuz bunu da belirteyim.
Bir de girmeden önce online bir form doldurmanız gerekiyor, yani onu da sırf bir şey soralım diye yapmışlar. Sadece isim soyisim, kalacağınız adres, telefon numarası ve email soruyorlar. Hadi yine işinizi kolaylaştırayım, form şu. Doldurunca onay emaili geliyor birkaç dakika içinde.
Peki biz bunları nasıl hallettik, burada da komik bir anımız var hemen anlatayım bir işinize yarayabilir. Üçüncü günümüzde şehri gezmek için mini bir rehberli tur ayarlamıştık Airbnb’den (bunu detaylı anlatacağım merak etmeyin) ve oradaki rehbere dedik ki bizim test yaptırmamız gerekiyor nasıl yapacağız, en yakın yer neresi? O da bize bu saatten sonra yetişemeyebilirsiniz dedi – ki biz de zaten turist halimizle hastanelere kliniklere gidip test yaptırmakla uğraşmayı o kadar istemiyorduk ki haliyle- ve bize şöyle bir şeyden bahsetti: biraz daha fazla ücret ödediğinizde istediğiniz adrese gelip test yapıyorlarmış. Biz de rica ettik bizim için ayarladı, otele geldiler ve otel odamızda test yaptırdık (dünyanın en saçma anılarından biri olarak kalacak hayatımızda). Bunu nasıl araştıracağınızı, bulacağınızı ve ayarlayacağınızı gerçekten bilmiyorum otel resepsiyonuna belki sorabilirsiniz. Veya aynı turu alırsanız Alex’e sorun o biliyor bizden de selam söyleyin…. Ücreti de 130 Lari, yani 380 lira gibi bir şey. Test sonuçlarınızı birkaç saat içinde size mail atıyorlar, ülkeden çıkışta kontrol ediyorlar sonuçları. Dönerken de sizden bir entry form istiyorlar ama onun linkini bulamadım, ben uçağa online check-in yaparken direkt linkle yönlendirmişti uygulama. O da size bir QR code veriyor, çıkarken bakıyorlar.
Gürcistan’da Sokağa Çıkma Yasağı, Mekanlar ve Maske Meselesi
Gürcistan’da sokağa çıkma yasağı yok, 1 Temmuzda saat kısıtlaması tamamen kaldırılmış. Fakat mekanlar gece on ikide kapanıyor. Gece kulüpleri kapalı. Sokakta maske takma zorunluluğu da aynı şekilde 1 Temmuzda kaldırılmış. İç mekanlarda maske takma zorunluluğu var.
Normalde hiçbir dönem açılmayacak iki başlık hakkında size yeterince bilgi verdiysem hadi şimdi biraz da normal ve güzel şeylerden bahsedelim.

Tiflis Havaalanından Şehre Ulaşım ve Tiflis’te Şehir İçi Ulaşım
Havaalanı şehre çok da öyle uzak değil. Arabayla yirmi dakika sürüyor. Şehir merkezine giden otobüslere binebilirsiniz (0.50 GEL gibi bir fiyatı var) taksiye binmeyebilirsiniz (kimse önermiyor, ben de önermiyorum pek tekin durmuyorlar ve turist dolaştırıp kazıklama alışkanlığı burada da varmış) veya Bolt kullanabilirsiniz. Bolt, 25 GEL civarı tutuyor şehir merkezine. Uber gibi bir uygulama, gitmeden indirin, kullanması son derece kolay. Ben hostelden transfer ayarladım ama gereksiz pahalıya geldi onu da önermiyorum.
Şehir merkezinde de biz aslında her zaman olduğu gibi her yere yürüdük ama tabii metro ve otobüs seçenekleriniz de mevcut. Yine Bolt öveceğim, bazen çok yorulup ehh yeter dediğimiz anlar oluyordu çünkü hava otuz sekiz derece falandı, Bolt çağırıyorduk ve şehir merkezinden çok uzak olmadığı sürece nereye gitsek 4-5 GEL tutuyordu (12-15 lira civarı). Aynı şekilde yine gezilecek şehirden bir miktar uzak kalan yerler var, onlar için de kullanabilirsiniz. Biz hep nakit ödedik, kart seçeneği hakkında pek bir fikrim yok o yüzden. Ve enteresan bir şekilde her bindiğimiz arabada çalan müzik gayet iyiydi acaba bunların hepsi mi iyi müzik dinliyor yoksa standart bir Spotify listeleri mi var, dress code gibi music code mu var, düşünmedim değil.
Tiflis’te Temmuz
Tiflis’te temmuz ile ilgili buraya tek bir şey yazacağım: ÇOK SICAK. Yani öyle böyle sıcak değil biz komple amele yanığı olduk, sabahın onunda otuz dört dereceleri gördük, sokaklarda yürürken içtiğimiz suyun haddi hesabı yok. Yanınıza güneş kreminizi alın derim. Bir de biz gitmeden gök gürültülü sağanak yağışlı falan görünüyordu sonra hiç öyle bir şey olmadı şansımıza ama oluyormuş, o yüzden bir şemsiyeniz ve bir güneş kreminiz olsun yanınızda eğer yazın gidecekseniz. Haziran ve temmuz ayları böyle geçiyormuş ama ağustos bu kadar sıcak değilmiş, bilginize.

Tiflis’te Konaklama
Tiflis’te konaklamayı direkt olarak Fabrika Hostel’de yapmanızı tavsiye edebilirim. Burası Sovyet döneminde dikiş fabrikasıymış, sonradan hostele çevirmişler. Sekiz kişilik odada da kalabilirsiniz, tek kişilik özel banyolu odaları da var, eğer dört kişi falan gidiyorsanız teraslı falan apart oda da tutabilirsiniz. Yani her seçenek var. Burada kalmayıp akşamları içindeki mekanlara gelen bir sürü insan oluyor, epey popüler, canlı ve keyifli bir yer. Mekanların olduğu kısımda dükkanlar da var. Binanın her yeri mural kaplı, gerçekten böyle yarım saat etrafında dolanın fotoğraf çekin öyle bir hostel. Çalışan herkes acayip tatlı ve güleryüzlüydü, şarabımızı peynirimizi alıp özel dolaba koydular, molalarında bavulumu almam lazım geç kalıyorum diye ısrar edince geldiler, gecenin bi saati bize McDonalds söylediler, gece lobide gürültü patırtı yapmamıza ses çıkarmadılar. Buradan hepsine sevgilerimi ve teşekkürlerimi gönderiyorum.

Bu arada Fabrika’da konaklayacaklara bir not: bizim perdelerimiz sarıydı ve odanın cephesinden dolayı çok fazla güneş geliyordu, sabah altıda uyanmak istemezseniz uyku bandı ile gitmenizi tavsiye ederim.
Not iki: Kahvaltısı meh, bildiğimiz otel kahvaltısı gibi. Yani bilmiyorum beni yemek konusunda mutlu etmek biraz zor, siz bir göz atın belki seversiniz.

Burada yer bulamazsanız veya yok kardeşim burası bana çok hipster mekanı diyorsanız Rooms Hotel de bir seçenek, ama buradan daha pahalı. Veya şehir merkezinden Airbnb ile bir şeyler de ayarlayabilirsiniz. Liberty Square’e veya Rustaveli Caddesi’ne yakın olmak iyi bir fikir, şehrin en eski (Narikala Kalesi tarafı) kısmına pek yanaşmanızı önermem, turistik gezi için biraz zaman ayıracağız oraya ama konaklama için pek iyi fikir değil.
Tiflis’te Ne Kadar Kalınır?
Hep söylerim bu şehirlerde kalma meselesi çok göreceli diye, Tiflis için de bu böyle olsa da öyle uzun uzun turistik kalınacak bir şehir değil. Bizim kaldığımız 3 gün bana hiç yetmedi çünkü ben sevdiğim yerleri tekrar tekrar gezmek, turistik görevlerimi bitirince amaçsızca dolanmak, istediğim her restoranı barı denemek istiyorum. Benim gibi biri için dört-beş gün ancak yeterli, siz eğer klasik turistik gezi yapacaksanız iki günde de altını üzerine getirirsiniz. Ortalama üç diyelim.

Tiflis Pahalı mı?- Tiflis Bütçesi
Tiflis pahalı değil. Ama öyle muhteşem ucuz da değil. Ulaşım ucuz, su ucuz, alkol ucuz mesela. Yemekler fena değil, restoranlarda genelde hesapladığınızdan yüksek bir miktara çıkıyorsunuz çünkü menüde görünen fiyatlara vergi dahil olmuyor, hesaba bunun üzerine %18 KDV ve servis ücreti ekliyorlar. Ama burada listeleyeceğim güzel yerlere Türkiye’de gidiyor olsaydınız bundan fazlasını öderdiniz, öyle düşünün. Yani bizde lüks bir otel barında kokteyl içmek 50 tl değil mesela. Bir de bu pahalı- ucuz meselesi sizin seyahat tarzınıza da çok bağlı bir şey. Ben aşırı ucuz seyahatçi olamıyorum genelde, güzel mekanlar iyi yemekler derken orta/yüksek standartta para harcıyorum.

Gürcistan para birimi Lari. Liranın sesli harflerini değiştirin, bir daha asla unutmazsınız. 1 Lari 3 Liraya yakın, yani her şeyi üçle çarpıp biraz indireceksiniz TL fiyatını bulmak için.
Fiyatlar hakkında fikriniz olması açısından:
Bir kadeh şarap: 8 GEL civarında.
Şişe şarap: 45 GEL ve üzeri. Bu fiyat aralığı çok değişebiliyor, çok çok iyi şaraplar var ama 45 GEL taban fiyat gibi düşünün.
Kokteyl: 12- 17 GEL
Müze girişleri: 15 GEL
Kahvaltı (sandviç, omlet, pankek tarzı şeyler): 10-15 GEL
Kahve: 5-8 GEL
Ana yemek: 18- 45 GEL (45 en pahalı, en kocaman etli yemekler genelde)
Bu arada biz Türkiye’de hiçbir yerde Gürcü Larisi bulamadık. Ben Ankara’da Tunalı- Kızılay- Ulus’ta aradım, Melisa İstanbul’da Eminönü Taksim taraflarında aradı. Tavsiye olarak dolar alın öyle gidin her yerde bozarlar diye bir şey dediler biz de bir miktarını öyle yaptık, ama havaalanında ve birçok yerde TL de bozdurabiliyorsunuz, tabii dolar daha yaygın bulunuyor. Havaalanı deyince kur farkı sizi endişelendirmesin, pek bir şey fark etmiyor. Şehir içinde de her yerde bozdurabilirsiniz paranızı.
Tiflis’i Sevdik mi?
Instagram’dan gelen tonla soruya özetle cevap vermek gerekirse: evet biz Tiflis’i sevdik. Canlı, uygun fiyatlı, renkli bir şehir. Mekanları güzel, sokakları güzel. Bazı yerler son derece lüks ve mimari açıdan son derece estetik, bazı yerler ise yıkılmak üzere gibi görünen binalar ile dolu. Bu yıkık binaların bazıları komple boş, bazılarında ise hala insanlar yaşıyor. Bir sokak komple lüks bina iken bir anda boş sokaklarda, yıkık binaların arasında bulabiliyorsunuz kendinizi. Balkonları ve kapıları çok estetik binaların genel olarak. Fotoğraflanacak çok fazla yer var. Gece hayatı (şu sıralar olmasa da) canlı bir şehirmiş. Şarapları çok güzel. İnsanlarını çok bilemeyeceğim ama bizim denk geldiğimiz gerek garson olsun gerek resepsiyonda çalışanlar olsun, gerek öylesine lokal insanlar olsun hepsi tatlıydı. Yani özetle, sevdik, gidilir ve gayet güzel gezilir. Not: Melisa sularının musluk suyu tadında olduğu konusunda ısrarcı, haklı da aslında ama Avrupa’da da öyle olduğu için pek de beklenmedik bir şey değildi yani Türk suyu gibisi var mı (biraz da ülkemizi övelim madem).

Tiflis- Gezilecek Yerler
Artık genel olarak bilgi sahibi olduğumuza göre biraz gezmeye başlasak fena olmaz hani.
Dzveli Tbilisi –Eski Tiflis
Aslında gezeceğimiz çoğu yer bu kısımda yer alıyor fakat bazılarını ayrıca detaylandıracağım. Old Tbilisi deyince size bahsedeceğim yerler şunlar: Bridge of Peace, Narikala Kalesi (teleferik ile çıkılıyor buraya), Botanik Bahçe, Kartlis Deda, Chreli Abano (Sülfür Hamamı). Bu bölgeyi gezmek keyifli olsa da atmosferine öyle bayıldık diyemem çünkü biraz böyle Eminönü, Sultanahmet havası yarattığını siz de gidince göreceksiniz. Tabii gezeceğiz ama yani AY BEN BİR NARİKALA TARAFINA GİDİCEM YA YİNE gibi bir şey duyarsam sizden, biraz garipserim (baskı mı yoo ne alakası var). Hani şöyle düşünün, burası şehrin çok turistik bir noktası ama şehrin canlı kalbi burası değil, orası Rustaveli, orayı da konuşacağız.

Bu yukarıda saydığım yerleri tek başınıza tabii gezebilirsiniz ama biz biraz daha pratik olsun ve orayı burayı ararken iyice yorulmayalım diye Airbnb’den mini bir tur ayarlamıştık. Tur üç saat sürüyor, gayet uygun fiyatlı, bol detaylı. Özgürlük Meydanı’nda buluşuyorsunuz ve tam bir Gürcü milliyetçisi olan Alex buraları tek tek gezdiriyor, ilk bir saat falan size bol bol tarih anlatıyor, ikinci kısımda ise gezmeye başlıyorsunuz. Yani tavsiye edebilirim, çünkü dediğim gibi oraya çık buraya çık derken o bölge dolanmak için süper keyifli değil ve bilerek gezmek daha eğlenceli olabilir. Bir de Narikala’nın tepesine teleferikle çıkarken arkanızda çok güzel bir manzara ve açı oluyor, fotoğrafı videoyu falan ihmal etmeyin. Alex’e biraz laf ettim ama otelimizde PCR yapacak ekibi o ayarladı, buradan ekstra bir teşekkür göndereyim kendisine. Tur linkini de bırakıyorum, bir bakın, tavsiye ederim. Ayarlarken dikkat, bazı turlar Rusça bazıları İngilizce. Şimdi burada gezeceğiniz yerleri biraz detaylandıralım.

Bridge of Peace
Bridge of Peace yani Barış Köprüsü, 2010 yılında tamamlanmış ve İtalyan tasarımcı Michele De Lucchi tarafından tasarlanmış. Cam köprünün kenarlarında dikkatli mini mini noktalar var, bunlar gece ışıklanıyormuş ve Mors alfabesi ile ‘hepimiz biriz’ gibi bir anlam oluşturuyormuş, yani barış köprüsü olmasının sebebi de bu galiba. Tasarımı biraz tartışmalı, Old Town’ın içinde bu ne alaka şimdi diye epey eleştiri almış gerek mimarlardan gerek kritiklerden. Yani ben normalde modern tasarımları severim ama Narikala’nın tepesine çıkıp eski yapıların arasında bunu görünce biraz garip geldiği doğru. Yine de şimdi kısıtlı bilgimizle laf etmeyelim, turistik bölgenin epey popüler bir parçası.
Narikala Kalesi
Dördüncü yüzyılda inşa edilmiş, yedinci yüzyılda genişletilmiş olan Narikala Kalesi, şehri tepeden görüyor. İçinde bulunan Saint Nicholas Kilisesi ise 1996-1997 yıllarında inşa edilmiş çünkü oradaki asıl kilise yanmış. Buralara kadar çıkalım mı şehir manzarasına değer mi derseniz bence değebilir çünkü yukarıda da söyledim, teleferikle çıkarken manzara gerçekten hoş. Bir de turistiz sonuçta, en klasik aktiviteleri yapmak hakkımız. Teleferiğe binmeden önce aşağıdaki dükkanlardan şarap bulup alırsanız yanınızda da birer bardak kadeh ne bileyim bir şey götürürseniz kalenin oralarda manzaraya karşı bir de şarap keyfi yapabilirsiniz, çok popüler bir aktiviteymiş. Biz unuttuk siz yapın oralara kadar çıkmışken.

Tiflis Botanik Bahçesi

1.61 km2 olan Tiflis Botanik Bahçesi, 4500ten fazla canlı türüne ev sahipliği yapıyormuş. Gerçekten devasa bir yer, ve yukarıdan bakınca inanılmaz güzel görünüyor (Narikala’ya çıktığınızda görebiliyorsunuz). İsterseniz içini de gezebilirsiniz ama bu öyle bir saatlik bir aktivite değil, bu tarz şeylerle ilgiliyseniz epey zaman ayırmanız gerekebilir.
Kartlis Deda
Narikala’ya çıkınca her yere çıkmış oluyoruz belli ki. İşte şehrin koruyucusu, Mother of Georgia’mız Kartlis Deda. Sol elinde şarap kadehi var (ilk kez bir şeyin sol tarafında iyi bir şey görüyorum solak biri olarak bu konuda hassasım) sağ elinde ise kılıç. Dostsanız şarap, düşmansanız kılıç varmış yani. Niye düşman olalım Kartlisciğim, sen bize şarap ver. Yirmi metrelik dev heykel 1958 yılında yani Tiflis’in 1500. yıl dönümünde dikilmiş şu an bulunduğu yere.
Sülfür Hamamları- Chreli Abano

Şehrin bu bölgesinde sülfür hamamları epey popülermiş, bundan birkaç tane var. Chreli Abano ise görsel olarak en güzeli, mavili olan. Çok ilgili iseniz böyle şeylerle içeride gerçekten spa, hamam, masaj falan var. Fiyat listeleri içeride vardı biz şöyle bi baktık içeri merak edip. Sülfürün iyileştirici bir madde olduğu, egzama ve akne gibi cilt problemlerine iyi geldiği söyleniyor.
Rustaveli Bulvarı
Shota Rustaveli, Gürcü edebiyatına çok katkıda bulunmuş Gürcü bir şairmiş. Bulvar da adını ondan alıyor. Bence şehrin en güzel yeri burası olabilir, geniş, ferah ve görsel açıdan son derece tatmin edici kocamaan bir bulvar. Opera Binası, Parlemento Binası ve birazdan anlatacağım müzeler de burada. Ara sokaklarında da dolanın, çünkü biliyorsunuz böyle ana caddelerin ara sokakları genelde tatlı olur. Bir de not düşeyim caddede karşıya geçmek için doğru düzgün trafik ışığı yok, birbirlerine inanılmaz uzak yerlere koymuşlar. Biz bir kere benim zorumla yola atladıktan sonra cadde üzerindeki alt geçitleri fark ettik, aman siz daha önce fark edin de öyle benim gibi atlamayın oradan buradan.


Liberty Square- Özgürlük Meydanı

Rustaveli Bulvarı’nın başı (veya sonu, ben bunları hiç anlayamıyorum), buranın ana meydanı olan Özgürlük Meydanı. Zamanında burada epey eylemler, gösteriler olmuş, 2005 yılında da George Bush ve Mikheil Saakashvili (o zamanın Gürcistan cumhurbaşkanı) İkinci Dünya Savaşı’nın bitimini 100.000 kişilik bir kalabalık ile burada kutlamışlar. Güzel mekanların çoğu buranın çok yakınlarında, siz yine aralarda dolanın, ben bazılarını zaten Yeme İçme Rehberi’nde açıklayacağım.
Dry Bridge Market

Eğer antika ve bit pazarı merakınız varsa burayı çok seveceksiniz. Yoksa da sevebilirsiniz, mesela ben öyle pek meraklı değilim ama görsel olarak çok güzel göründüğünü düşündüğüm şeyler oluyor. Dry Bridge’te kurulan bu bit pazarı her gün açık. Aklınıza gelemeyecek her türlü enteresan gerekli gereksiz bir dolu şey var. Burayı geçtikten sonra devamındaki sokaklarda da hep eski kitapçılar var, oralara da bir uğrayabilirsiniz.

Müzeler
Georgian Fine Arts Museum


Güzel Sanatlar Müzesi bizim burada ilk gezdiğimiz müze oldu, aslında Rustaveli’de boş boş dolanırken bina ilgimizi çekti ve sonradan aaa burasıymış diyerek girdik tabii ki. İçerisi kocaman bir müze, çok fazla eser var. Bizim çok beğendiğimiz sanatçılar oldu. Bu arada yükseklik korkunuz falan yoksa asansörle çıkmak yerine merdivenle çıkmanızı tavsiye ederim çok eğlenceli oluyor, her yer cam ve insan çıkarken ve yürürken acaba doğru yere mi basıyorum diye ufak bir tedirgin oluyor (biz de böyle şeylerle eğlenmişiz işte belli ki) yani eserlere ulaşana kadar yarım saat oyalandık merdivenlerde. Sanat dışında her türlü gereksiz detay verdim, değil mi? Neyse, özetle biz gerek müzeyi gerek eserleri çok beğendik, siz de buraya şöyle iki üç saat ayırın derim. Her şeyin İngilizcesi var.
Giriş: 15 GEL
Pazartesileri kapalı, diğer günler 10.00- 19.00 arası açık.
Adres: 7 Shota Rustaveli Avenue
MOMA
Tiflis’in modern sanat müzesi MOMA, yine Rustaveli’de yer alıyor. Biz burayı bir türlü programımıza sıkıştıramadık, hep bir yerlere yetişme durumunda olduğumuz için maalesef kaynadı arada. Siz gidin, bana da anlatırsınız sonra.
Adres: 27 Shota Rustaveli Avenue
Georgian National Museum
Gittiğim yerlerin ulusal müzelerine gitme alışkanlığım olduğı için burayı da ziyaret ettik. Burası Güzel Sanatlar Müzesi’ne çok yakın, içeride birkaç farklı koleksiyon var. Yine Fine Arts Museum’da olduğu gibi her şeyin İngilizce açıklamasını da bulabiliyorsunuz. Çok devasa bir müze değil, o yüzden gezmeniz aşırı uzun sürmeyecektir. En üst katta Sovyet İşgali’ne dair bir bölüm vardı, dönem dönem ayırmışlar hepsinin kısa kısa açıklamaları var. Şöyle bir gezebilirsiniz diye düşünüyorum.

Giriş: 15 GEL
Adres: 3 Shota Rustaveli Avenue
Yürüyerek Ulaşamayacağınız Yerler
Tiflis büyük bir şehir değil ve bu yukarıda listelediğim her yere yürüyerek ulaşmak mümkün. Fakat biraz da olsa uzak yerler vardı ve bizim bunlara gidecek vaktimiz kalmadı, siz atlayın Bolt’a gidin eğer ilginizi çekiyorsa (hayır gerçekten Bolt’a bir işbirliği içerisinde değilim).
Sameba Katedrali (Holy Trinity Cathedral of Tbilisi)
Sameba Katedrali, 1995-2004 yılları arasında yapılmış yepyeni bir katedral. Dünyanın en büyük dini yapıları listesinde yer alıyor ve Gürcü Ortodoks tarzı mimari ile inşa edilmiş, bir miktar Bizans mimarisi izleri de taşıyormuş.
Bank of Georgia Headquarters
Bolca brüt beton kullanılan, dekoratif unsur bulunmayan ve aynı şeyi birkaç kere tekrarlayan bir mimari tarz olan brütalist tarzda inşa edilen bu bina, 1975 yılında tamamlanmış ve 2007 yılından beri banka tarafından kullanılıyormuş. Enteresan bir yapı, brütalist mimariyi ve burayı bir google’layın derim, ilginizi çekerse listeye eklersiniz.
Mtatsminda Lunapark
Mtatsminda tepesinde yer alan bu lunaparka sadece roller coastera binmek için değil, manzarayı izlemek için de gidebilirmişsiniz, tüm Tiflis içinde Melisa’nın en çok gitmek istediği yer burasıydı fakat bir türlü vakit bulamadık. Eğer bu tarz parklar ilginizi çekiyorsa, bir değişiklik olsun şehre bir de buradan bakayım diyorsanız şaraplarınızı alıp gidebilirsiniz (Tiflis’teyiz, her yere şarap götüreceğiz buna bir itirazınız yoktur herhalde).
Kısa kısa
- Tiflis pahalı bir şehir değil, aşırı ucuz değil ama Avrupa’ya kıyasla tabii ki çok ucuz.
- Vizesiz, Euro kullanmayan, Türkiye’ye yakın bir ülke olduğu için çok vaktiniz veya çok bütçeniz olmadığında rahatlıkla tercih edilebilir.
- Ülkeye girişinizin üçüncü gününde PCR testi yaptırmanız gerekiyor (ne kadar garip bir dönemde olduğumuzu bu maddeden anlıyoruz).
- Şehir içi ulaşım için taksi tercih etmek yerine yürümeyi, toplu taşımayı veya Bolt’u tercih edebilirsiniz.
- Restoranlarda menülerdeki fiyattan daha fazla bir hesap ödeyeceksiniz çünkü KDV ve servis ücreti ekleyecekler genelde.
- Mutlaka bol bol şarap için. Çok geniş bir fiyat aralığında çok çeşitli şaraplar var.
- Haziran ve temmuz ayları aşırı sıcak. Güneş kremsiz gitmemek iyi bir fikir olabilir.
- Alfabenin farklı olması sizi korkutmasın, iletişim kurmak pek de problem olmuyor.
- Türkiye’de Lari bulamadık, havaalanında ve şehir içinde bu para işini kolaylıkla çözebilirsiniz.
- Eski- yeninin karışımı ile çoğunlukla oldukça hoş ve estetik bir şehir, aynı zamanda da epey canlı. Biz sevdik.
Yeme içme rehberine de bekleriz!

