Monolink- 06.11.21- Ankara

Pademi süreci boyunca (daha doğrusu kapanma desek belki daha iyi olur çünkü henüz bir şey bitmiş sayılmaz) en çok özlediğim şeyin konser ve seyahat olduğunu sık sık dile getirmiştim. Pandeminin bana kattığı en büyük şey filtrelenmiş eğlence anlayışı oldu, ne şekilde eğlendiğimi artık çok iyi biliyorum ve eğlenmek için ayırdığım zaman boyunca da sadece ona odaklanıyorum. Konser ve seyahat bunların başında geliyor.

Tabii bu eğlenceler, partiler, konserler genellikle Ankara’da benim istediğim şekilde olmuyordu. Istanbul’da yaşadığım üç yıl boyunca bolca konsere gitmiştim fakat Ankara bu konuda her zaman zayıf kalmıştır. Eylül ayında Satori geldi mesela, kalkıp İstanbul’a gittim haliyle. Ekim ayında da Sonar İstanbul vardı, ona da gittim. Yani benim için sevdiğim sanatçıları dinlemek konser bileti almanın dışında uçak bileti almak anlamına da geliyor genellikle.

Festival vibes, en sevdiğim.

Eylül ayında Monolink İstanbul’a geldiğinde gitme fırsatı bulamamıştım işlerimden dolayı, bir daha ne zaman gelecek diye de epey üzülmüştüm açıkçası. Sonra bir gün Instagram karıştırırken karşıma Monolink konseri çıktı HEM DE ANKARA’DA. Ne kadar sevindiğimi tahmin edersiniz çünkü bu müzik türünde Monolink en sevdiğim üç dj’den biri. Tabii ki gördüğüm an bilet aldım, canım Ankaralılar da bu tarz eğlencelere aç oldukları için biletler çok kısa süre içinde tükendi zaten.

Ankara’da elektronik müzik kültürünün olmamasının sebeplerinden biri bana kalırsa yeterince mekan olmaması. Tamam bir şekilde sanatçıyı ayarlayabilirsiniz ama nerede çalacak? Bu konuda Ankara oldukça zayıf kalıyor yine. Atakule son derece mantıklı bir seçim olmuş o yüzden. Ayrıca Atakule benim evime de yakın olduğu için yürüyerek eğlenmeye gidebilmek inanılmaz keyifli bir şeymiş. İstanbul’da hazırlanması ayrı dert, konser alanine ulaşmak ayrı dert. Taksiye binseniz olmaz, arabayla gidemezsiniz çünkü trafik olur o saatlerde, ya da arabayı nereye park edeceksiniz ki zaten? Böyle dertler olduğu için de metro kullanıyorsunuz. Metroda yüzümde taşlarla, file çorapla falan kaç kez tuhaf bakışlara maruz kalmışımdır. Marmaray veya Yenikapı metro durağı ‘festival look’a alışık değil tabii. Kısacası İstanbul’da konsere gitmek keyifli de olsa, gitmeye kesinlikle devam edecek de olsam, süper konforlu sayılmaz.

Giriş bölümünü yeterince uzun tuttuysak gelin şimdi konserin artılarını eksilerini birlikte değerlendirelim.

Artılar

Lokasyon

Atakule lokasyon olarak şahane. Hem ulaşım kolay, hem de öyle alakasız bir yerde değil. Çok iyi bir seçim olmuş.

Sanatçı seçimi

Monolink konusunda objektif olamayacağım, birkaç yıldır dinlerim, tarzını çok beğeniyorum. Kendisini buraya getirmek çok isabetli bir karar olmuş.

Olanaklar

Konser alanı Atakule’nin üst katında yer aldığı için tuvalet, vestiyer gibi şeyler de son derece problemsizdi. Zorlu Center’da gittiğim konserleri hep çok severdim rahat olduğu için, burada da benzer bir durum vardı rahatlık açısından. Festival veya açık konser alanlarında bu tarz olanaklar pek mümkün olmuyor o yüzden epey rahattı konser.

İçki fiyatları

Bu tarz etkinliklerde içki fiyatları da son derece abartı olabiliyor. Burada o da çok yüksek değildi umarım aynı tutmaya devam ederler.

Backstage + Sanatçının bulunduğu alan

Son zamanlarda yeni bir sistem çıkardılar, eskiden sahne önü- saha içi olarak satılan biletler şimdi genellikle backstage- normal bilet olarak satılmaya başlandı. Bu da şu demek oluyor, siz normal bilet alsanız bile sanatçıyı en önden izleyebiliyorsunuz isterseniz. Backstage’de ise adı üstünde, sahnenin arkasında oluyorsunuz. Atakule’deki alan çok büyük olmadığı için gerek sahne önünde gerek backstage’de sanatçıya inanılmaz derecede yakın oluyorsunuz. Yani Monolink bizim yanımızda çalıyordu gerçekten. Ben böyle konserlerde sanatçıyı yakından izlemeyi sevdiğim için keyifli geliyor, bu yüzden alanın devasa olmaması da avantajlı olmuş.

Created with RNI Films app. Preset ‘Agfa Optima 200’
party mood

Eksiler

Ses sistemi

Backstage’de sesler çok boğuk geliyordu, o konuda ufak bir sıkıntı vardı bence. Ses kalitesinin bir şekilde düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum, saha içinde de mi öyleydi emin değilim orada kısa bir süre geçirdik çünkü.

S I C A K

Bunu böyle ayrı ayrı büyük harflerle belirtmek istedim, içerideki sıcağı nasıl anlatayım bilmiyorum. Yani bir yerden sonra elli derece oldu içerisi bence. Sıcaktan öte bi ara nefes alamadığımı hatırlıyorum. O kadar insanın olduğu bir ortamda çok da beklenmedik bir şey olduğunu söyleyemeyeceğim fakat bir çözüm üretilirse çok daha keyifli eğlenebiliriz. Özellikle backstage kısmında hava alınabilecek herhangi bir yer yoktu.

Kalabalık

Yani bu aslında bir eksi sayılmaz bence, ama hani eğer böyle bir etkinliğe katılacaksanız bilmeniz gerekebilir. Aşırı derecede kalabalıktı, hele ki covid dolayısıyla endişeleniyorsanız kesinlikle gitmemeniz gerekir diye düşünüyorum. Etkinliklerde pcr veya iki doz aşı kuralı var eylül ayının başından beri, ama yine de endişe duyacaksanız ortam size gerçekten rahatsız edebilir.

Gelecek olanlara öneriler

Biletler: Biletleri çıktığı an almanız harika bir fikir olabilir çünkü çok kısa sürede tükeniyor. Özellikle early bird kategorisinin fiyatları oldukça uygun oluyor fakat hemen bittiği için fiyatlar giderek artıyor. Gideceğinizi anında kesinleştirip gördüğünüz an bilet almanız en iyisi.

Kıyafet seçimi: İçerisi son derece sıcak olduğu için mümkün olduğunca ince giyinmek gerekiyor. Kış mış dinlemeyin siz giyin askılıları gelin. Üstünüzdekileri vestiyere bırakırsınız. Bu arada neon sim pul istediğiniz kadar abartabileceğiniz bir ortam, ben zaten simle yıkanmış olarak geliyorum o yüzden benden fazla abartı olamazsınız rahat olun.

Yedek kıyafet: Durduğunuz yerde terleyeceksiniz, ekstra bir tişört fena fikir olmayabilir.

Kalabalık: İçerisi kalabalık. Çok kalabalık. Buna hazır olun, sonra şaşırmayın. Buna bir çözüm önerisi olarak ana sanatçı gelmeden bir-iki saat önce alana gelmenizi tavsiye edebilirim en azından daha az sıra oluyor.

Ulaşım: Eğer Atakule tarafında oturmuyorsanız taksi ile ulaşım da rahat.

Özetle…

Genel olarak rahat ve keyifli bir etkinlikti, bahsettiğim iki problem dışında öyle çok da bir eksi sayamayacağım. Evime yürüme mesafesinde böyle bir etkinlik düzenlenmesi, gelen sanatçının son derece kaliteli olması, temiz bir alan olması gibi birçok güzel şey bir aradaydı. 17 Aralık’ta da Bob Moses geliyor, bu tarz müzik yapanlarda ilk üçümdedir kendisi yine. Bu etkinliklerin bol bol yapılması ve elektronik müzik kültürünün canımız Ankaramızın da bir parçası olması beni son derece keyiflendirir. Devamını bekliyor olacağım o yüzden.

Ve son olarak bu yazıyı okuyan organizatörlere öncelikle teşekkür ediyorum, sonra da bir ricam olacak: psy-trance etkinliği de istiyoruz, İstanbul’a gitmekten biraz yoruldum, lütfen Ankara’da da bpm biraz yükselsin. Astrix olsun, Blastoyz olsun, hoş olur birilerini burada görmek.

Bir sonraki etkinlikte görüşmek üzere!

Bir Cevap Yazın